FESİH YASAĞINA AYKIRILIĞIN HUKUKİ SONUÇLARI 19 Haziran 2020
4857 sayılı İş Kanununa 7244 sayılı Kanun ile eklenen ve yürürlüğe girdiği 17.04.2020 tarihinden itibaren 3 ay süreli fesih yasağı ne ifade etmektedir?
4857 sayılı İş Kanununa 7244 sayılı Kanun ile eklenen ve yürürlüğe girdiği 17.04.2020 tarihinden itibaren 3 ay süreli fesih yasağı getiren geçici 10. Madde: Bu Kanunun kapsamında olup olmadığına bakılmaksızın her türlü iş veya hizmet sözleşmesi, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren üç ay süreyle 25 inci maddenin birinci fıkrasının (II) numaralı bendinde ve diğer kanunların ilgili hükümlerinde yer alan ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller ve benzeri sebepler dışında işveren tarafından feshedilemez.” şeklinde düzenlenmiştir. Aynı yasal düzenlemede bu madde hükümlerine aykırı olarak iş sözleşmesini fesheden işveren veya işveren vekiline, sözleşmesi feshedilen her işçi için fiilin işlendiği tarihteki aylık brüt asgari ücret tutarında idari para cezası verileceğini açıkça yaptırıma bağlanmıştır. Yasak üç ay ile sınırlı olmakla birlikte Cumhurbaşkanının süreyi altı aya kadar uzatma yetkisi olduğunu da belirtmek gerekir.
Getirilen düzenleme İş Kanuna tabi olsun olmasın her türlü hizmet sözleşmesine ilişkindir. Buna göre, Türk Borçlar Kanuna tabi iş sözleşmeleri, Basın İş Kanuna ve Deniz İş Kanuna tabi iş sözleşmelerini kapsadığı konusunda bir tereddüt yoktur.
Azınlıkta olan bir görüşe göre, yasanın amacının Salgınının Ekonomik Ve Sosyal Hayata Etkilerinin Azaltılması olduğu dikkate alınarak bu salgından etkilenmeyen işçiler ve işverenler açısından fesih yasağından söz edilemez. Ancak genel kanaat böyle bir ayrımın yapılamayacağı yönündedir. Dolayısıyla yasak açısından salgından işçinin veya işverenin ne denli etkilendiği veya etkilenmediği bakımından bir ayrım yapılamayacaktır. Zira yasada böyle bir ayrımdan da açıkça bahsedilmemiştir. Kanaatimizce de, gerek yasal düzenlemenin lafzı gerekse sürecin başından bu yana Cumhurbaşkanı açıklamalarında da istihdamın korunmasına vurgu yapılması dikkate alındığında, fesih yasağının salgından etkilenme kriterine bağlı olmaksızın uygulanması gerektiği hususunda tereddüt bulunmamaktadır.
Nitekim, istihdamın korunmasına yönelik olarak 26.03.2020 tarihinde 7226 sayılı Kanunu ile 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanununa geçici 23. madde eklemiştir. Bu geçici madde ile salgın nedeniyle yapılacak kısa çalışma ödeneği başvurularının şartları kolaylaştırılmış ve bu kolaylaştırılmış şartlardan yararlanmak için kısa çalışma uygulanan dönemde İş Kanunun 25/II maddesi dışında fesih yapılamayacağı kabul edilmiştir.
İş Kanunun 25. maddesinin birinci fıkrasının 2. Bendinde yer alan ve yasağın istinasını oluşturtan sebepler; ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller ve benzerleri hallerdir. Bu hallede ise, a) İş sözleşmesi yapıldığı sırada bu sözleşmenin esaslı noktalarından biri için gerekli vasıflar veya şartlar kendisinde bulunmadığı halde bunların kendisinde bulunduğunu ileri sürerek, yahut gerçeğe uygun olmayan bilgiler veya sözler söyleyerek işçinin işvereni yanıltması. b) İşçinin, işveren yahut bunların aile üyelerinden birinin şeref ve namusuna dokunacak sözler sarfetmesi veya davranışlarda bulunması, yahut işveren hakkında şeref ve haysiyet kırıcı asılsız ihbar ve isnadlarda bulunması. c) İşçinin işverenin başka bir işçisine cinsel tacizde bulunması. d) İşçinin işverene yahut onun ailesi üyelerinden birine yahut işverenin başka işçisine sataşması, işyerine sarhoş yahut uyuşturucu madde almış olarak gelmesi ya da işyerinde bu maddeleri kullanması. e) İşçinin, işverenin güvenini kötüye kullanmak, hırsızlık yapmak, işverenin meslek sırlarını ortaya atmak gibi doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlarda bulunması. f) İşçinin, işyerinde, yedi günden fazla hapisle cezalandırılan ve cezası ertelenmeyen bir suç işlemesi. g) İşçinin işverenden izin almaksızın veya haklı bir sebebe dayanmaksızın ardı ardına iki işgünü veya bir ay içinde iki defa herhangi bir tatil gününden sonraki iş günü, yahut bir ayda üç işgünü işine devam etmemesi. h) İşçinin yapmakla ödevli bulunduğu görevleri kendisine hatırlatıldığı halde yapmamakta ısrar etmesi. ı) İşçinin kendi isteği veya savsaması yüzünden işin güvenliğini tehlikeye düşürmesi, işyerinin malı olan veya malı olmayıp da eli altında bulunan makineleri, tesisatı veya başka eşya ve maddeleri otuz günlük ücretinin tutarıyla ödeyemeyecek derecede hasara ve kayba uğratması. Şeklinde belirtilmiştir. Bu nedenlere dayanarak iş sözleşmesinin fesih edilmesine bir engel olmamakla birlikte fesih yasağı döneminde; bu madde kapsamında yapılan fesihler olası ihtilaf halinde mahkemelerce incelenecek, söz konusu fesih nedeninin işverenlerce fesih yasağını dolanmak için kullanılıp kullanılmadığı, feshi gerektirir haklı nedenin oluşup oluşmadığı değerlendirilecektir. Yargılama neticesinde feshi gerektirir haklı neden bulunmadığının kesinleşmesi halinde fesih yasağına aykırılık oluşacak, idari para cezası veya uygulanan işyerleri açısından kısa çalışma ödeneğinin iptali sonucu doğabilecektir.
Önemle üzerinde durmak gereken bir diğer husus, 25/II’ye dayanarak yapılacak fesihler bakımından 6 iş günlük hak düşürücü süreye uyulmasıdır. Zira Yargıtay’a göre, 6 iş günlük hak düşürücü süreye uyulmaması feshin haklılığını ortadan kaldıran bir nedendir.
Yasak işverenin fesih iradesine ilişkin bir yasaktır. Geçerli bir şekilde kurulmuş ikale sözleşmesi ile iş ilişkisinin sona ermesi, yasanın aradığı koşullara uygun şekilde akdedilmiş olan belirli süreli iş sözleşmesinin süre sonunda kendiliğinden sona ermesi, işçinin veya işverenin ölümü gibi nedenlerle iş sözleşmesinin sona ermesi, fesih işlemi içermediğinden yasak kapsamında sayılmaması gerektiği düşünülmektedir. Hukuki değerlendirmemiz bu şekilde olmakla birlikte, ikale çıkış kodu olan 22 kodun İŞKUR tarafından fesih yasağı kapsamında sayıldığına ilişkin kurum iç yazışmalarının bulunduğu yönünde haberler bulunmaktadır.
İş sözleşmesinin fesih yasağı, yukarıda belirtildiği gibi 25/II maddesi dışındaki tüm fesihleri kapsamaktadır. İş sözleşmesinin feshine ilişkin başka bir istisna yoktur. Ancak, bir görüşe göre, işverenin yasak süresi içinde İş Kanunun 25/I uyarınca, sağlık sebepleri veya 25/III’ye göre zorlayıcı nedene dayalı olarak veya 25/IV nedeniyle İşçinin gözaltına alınması veya tutuklanması halinde devamsızlığın bildirim süresini aşmasına bağlı olarak yapılan bu fesihlerin hukuken geçersiz sayılmaması gerektiği ileri sürülmektedir. Bu görüşe göre, bu nedenlerle yapılacak fesihler yasak döneminde uygulanması nedeni ile cezai yaptırıma/kısa çalışma ödeneği iptaline sebep olacaktır; ancak fesih -sırf- fesih yasağı döneminde yapıldı diye haksız ve geçersiz görülmemeli, ihbar tazminatı ödemesine gerek olmamalıdır. Ancak yasa koyucunun amacının istihdamın devamlılığını sağlamak olduğu dikkate alındığında bu görüşe Yüksek Mahkemece itibar edilmemesi olasılığı yüksektir.
Yasada açıkça idari bir yaptırımdan söz edilmiş ise de fesih yasağı döneminde yasağa aykırı feshin hukuki sonuçları hakkında herhangi bir düzenleme getirilmemiştir.
Peki fesih yasağına aykırı hareket etmenin sonuçları ne olacaktır?
Elbette bunun sadece bir idari yaptırım içermesi düşünülemeyeceğinden hukuki sonuçları da olacaktır. Bu yasağın işverenin fesih iradesine yönelik olduğunu belirtmek gerekir. İşçi açsından böyle bir yasak söz konusu değildir. Ancak bu noktada şunu belirtmek gerekir ki: İşverene aynı yasal düzenlemeyle işçiyi tek taraflı ücretsiz izne çıkarma hakkı getirilmiş ve işçi açısından ücretsiz izne çıkartılmış olmanın haklı bir fesih nedeni olamayacağı da hüküm altına alınmıştır.
Fesih yasağı döneminde iş sözleşmesi fesih edilen işçi açısından hangi konularda ihtilaf oluşabilir?
Konuyla ilgili çeşitli değerlendirmeler ve tartışmalar mevcut olmakla birlikte, iş güvencesi kapsamında olan işçi bakımından akla ilk gelen husus işçinin işe iade davası açabilmesidir. Bu dava neticesinde -yukarıda belirttiğimiz üzere aksi görüşler mevcut olsa da- feshin, yasak döneminde yapılmış olması nedeni ile geçersizliğine karar verilebilecektir. Ayrıca işe iade davasında; yasak döneminde yapılan bir fesih olması nedeni ile yasada 4 ila 8 brüt ücret tutarında belirlenen işe başlatmama tazminatının üst sınırdan takdiri edilmesi sonucu doğabilecektir.
Yine fesih yasağı döneminde gerçekleştirilen fesihler açısından fesih tarihi ile fesih yasağının son bulduğu tarih arasındaki ücretin (işyerindeki uygulamaya göre kısa çalışma ödeneği veya nakdi ücret desteği ödeneği tutarındaki ödemenin ) işçiye ödenmesi gerektiği iddiası ile ihtilaf konusu edebileceğinin de savunulan görüşlerden biri olduğunu belirtmek gerekir.
İş güvencesi kapsamında olmayan bir işçi için ise, fesih yasağı döneminde uygulanan fesih ile hakkın kötüye kullanıldığı iddiasıyla ihbar tazminatının 3 katı tutarında kötü niyet tazminatı talep etmesinin mümkün olabileceği değerlendirilmektedir.
Sonuç olarak değerlendirme ve tartışmaları sürmekle birlikte fesih yasağının hukuki sonuçları hakkında verilmiş bir yargı kararı bulunmadığından, konun ne şekilde değerlendirileceği ve hangi hukuki yaptırımların uygulanacağı ilerleyen dönemde verilen yargı kararları ile netleşecektir.
Diğer Haberler
-
15.12.2025
İhbar Süresinde Gerçekleşen Ücret Artışından Çalışanın Yararlanması Mümkün Müdür?
4857 Sayılı İş Kanunu'nun 17. Maddesindeki düzenleme uyarınca; belirsiz süreli iş sözleşmelerinin feshinden önce durumun diğer tarafa bildirilmesi gerekmektedir. Buna göre iş sözleşmeleri;
-
12.12.2025
Borca Batıklık ve Sermaye Kaybı Hesaplamasında Muafiyet Süresi Uzatıldı
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun ("TTK") 376'ncı maddesi, şirketlerde sermaye kaybı ve borca batıklı olma durumunu düzenlemekte olup bu durumlarda uyulacak usul ve esasları ise "6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 376'ncı Maddesinin Uygulanmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Tebliğ" ("TTK m. 376 Tebliği") ile detaylandırılmıştır.
-
8.12.2025
OFAC Nedir? Yatırımcılar İçin Stratejik Önemi Ve Uygulama Alanları
Dünya değiştikçe ve gün geçtikçe, daha da sık karşılaşmaya başladığımız terimlerden biri "OFAC". Küreselleşen dünyada uluslararası alanda yatırım yapmak isteyen kurumlar bir şekilde OFAC'a rastlıyor ya da OFAC ile temas ediyor. Zira, OFAC tarafından uygulanan bu yaptırımlar yalnızca ABD vatandaşları / menşeli şirketleri değil, ABD ile doğrudan veya dolaylı olarak ekonomik - finansal temasta olan kişileri de ilgilendiriyor. Peki nedir bu OFAC?
-
4.12.2025
Ortaklara Borçlar Ve Adat Faturası
1. Adat Nedir? Uygulamada sıklıkla işletmelerin ortaklara borç vermesi işlemi ile karşılaşılmaktadır. İşletmenin ortaklardan alacaklı hale geldiği böyle bir durumda söz konusu alacak miktarına adat faizi hesaplanması ve fatura düzenlenmesi gerekmektedir. Dolasıyla adat, işletme ile ortak/ilgililer arasında gerçekleşen borç-alacak ilişkilerinde işletme kaynaklarının kullanım süresine bağlı olarak faiz tahakkuku hesaplamak ve vergi kaybının telafi edilmesi amacıyla uygulanan bir yöntemdir. Bu hesaplamalar, transfer fiyatlandırması kurallarına uyum, vergi matrahının doğru belirlenmesi ve KDV gibi yasal yükümlülüklerin yerine getirilmesi açısından önem taşır.
-
28.11.2025
Hamiline Yazılı Pay Senetlerinin Merkezi Kayıt Kuruluşuna Bildirim Süreci Ve Yaptırımları
1. Hamiline Yazılı Pay Senetlerin Basımı ve Bildirimi 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun ("Kanun") 484. maddesi uyarınca anonim şirketlerde iki tür pay senedi bulunmaktadır: nama yazılı ve hamiline yazılı pay senetleri. Nama yazılı pay senetlerinde devir işlemi teslim ile gerçekleşirken, hamiline yazılı pay senetlerinin devri için Hamiline Yazılı Pay Senetlerinin Merkezi Kayıt Kuruluşuna Bildirilmesi ve Kayıt Altına Alınması Hakkında Tebliğ ("Tebliğ") uyarınca bazı şartlar getirilmiştir. Tebliğ kapsamında hamiline yazılı payların Merkezi Kayıt Kuruluşu ("MKK") kaydının tamamlanması, yönetim kurulu kararının alınması ve bu kararın ilgili sicil müdürlüğünde tescil ve Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde ilan ettirilmesi gerekmektedir.
-
20.11.2025
Birleşme ve Devralma İşlemlerinde Niyet Mektubu Süreci
Birleşme ve devralma ("M&A") işlemleri, hem hukuki hem ticari açıdan çok aşamalı süreçlerdir. Bu süreçte, sözleşme aşamasına geçilmeden önce sözleşme tarafları, işlem iradelerini belirlemek, ticari beklentilerini paylaşmak ve hukuki çerçeveyi oluşturmak için bir hazırlık sürecine girerler. Bu hazırlık süreci, tarafların işlem yapısına ilişkin temel ilkeleri tartıştığı, müzakere stratejilerini belirlediği ve işlem risklerini değerlendirdiği ilk aşamayı oluşturur.
-
14.11.2025
Gerekçeli Karar Hakkının İhlaline Dair Yeni Aym Kararı Resmi Gazete'de Yayınlandı
1. GİRİŞ Gerekçe, yargı kararlarında meselenin, sonuçta gösterilen şekilde çözülmesinin nedenini ve niçinini gösteren kısımdır ve hüküm vermenin bir uzantısıdır.1 Gerekçenin içeriğinin tatmin edici ve tutarlı olması, hukukî dinlenilme hakkının ve adil yargılanma hakkının sağlanması açısından mühimdir. Gerekçeli karar, mahkemenin tarafsızlığını ortaya koymakla; gerçekten, dosya içeriğine, akla ve hukuka uygun düşen bir gerekçe sayesinde taraflar davayı hangi maddî ve hukukî sebeplerden ötürü kaybettiklerini veya kazandıklarını öğrenme ve tatmin olma şansına sahip olacaklardır.
-
7.11.2025
Kapsam Dışı Personel Hakkında Anayasa Mahkemesi Kararı
22.09.2025 Tarihli Resmi Gazete 'de yayımlanan Anayasa Mahkemesi Kararında;
-
24.10.2025
Asıl ve Alt İşverenin Arabuluculuğa Birlikte Katılma Zorunluluğu Anayasa Mahkemesi Kararı ile Kaldırıldı
Çalışma hayatında iş ilişkilerinin sona ermesi sonrasında işçinin işe iade talebiyle başvurabileceği arabuluculuk sürecine ilişkin önemli bir Anayasa Mahkemesi kararı yayımlanmıştır. Anayasa Mahkemesi, 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun 3. maddesinin (15) numaralı fıkrasında yer alan, "Asıl işveren-alt işveren ilişkisinin bulunduğu hâllerde işe iade talebiyle arabulucuya başvurulduğunda, anlaşmanın gerçekleşebilmesi için işverenlerin arabuluculuk görüşmelerine birlikte katılmaları ve iradelerinin birbirine uygun olması gerekir" hükmünün Anayasa'ya aykırı olduğuna karar vermiştir. Söz konusu karar, 17 Ekim 2025 tarihli ve 33050 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanmıştır.
-
23.10.2025
Anayasa Mahkemesi Cumhurbaşkanına Döviz Ve Para Hareketlerini Sınırlama Yetkisi Veren Kanun Hükmünü İptal Etti!
15 Ekim 2025 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesi ("Mahkeme")17 Haziran 2025 tarihli, E. 2024/193, K. 2025/136 sayılı kararıyla1 ("Karar") 1567 sayılı Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında Kanun'un ("Kanun") 1. maddesini ("Kambiyo, nukut, esham ve tahvilat alım satımı ve kıymetli madenler ve kıymetli taşlarla bunlardan mamul veya bunları muhtevi her nevi eşya ve kıymetlerin alım satımı, kıymetli madenlerin rafinajı ile tüm bu eşya ve kıymetlerin, ticari senetlerin ve tediyeyi temine yarayan her türlü vasıta ve vesikaların memleketten ihracı veya memlekete ithalinin tanzim ve tahdidine ve Türk Parasının kıymetinin korunması zımnında kararlar ittihazına Cumhurbaşkanı salahiyetlidir.") iptal etmiştir.
-
21.10.2025
Borçlu Dışındaki Kişiye Ait Malların Haczi ve Hukuki Hakların Korunmas
İcra takibi sürecinde borçlunun malvarlığına dahil olmayan üçüncü kişilere ait malların haczi, uygulamada sıkça karşılaşılan ve ciddi mağduriyetlere yol açan bir durumdur. Özellikle eşler arasında mal rejimi kaynaklı belirsizlikler ile birlikte mülkiyet ilişkileri, icra işlemlerinde mülkiyetin kime ait olduğunun doğru şekilde tespitini zorlaştırmaktadır. Bu kapsamda, borçlunun eşinin veya bir başka üçüncü kişinin malı üzerine haciz tatbik edilmesi halinde başvurulabilecek hukuki koruma yollarının en önemlisi istihkak iddiasıdır.
-
20.10.2025
Rekabet Hukuku Çerçevesinde Birleşme ve Devralmalar ve Bildirim Yükümlülüğü
Birleşme ve devralmalar (M&A), şirketlerin büyüme ve yeniden yapılanma stratejilerinin merkezinde yer almaktadır. Şirketlerin gerek ulusal, gerekse uluslararası ölçekte genişleme, pazar paylarını artırma yahut yeni pazarlara giriş yapma amacına hizmet eden bu işlemler, yalnızca ekonomik ve ticari sonuçlar doğurmakla kalmayıp, aynı zamanda ilgili pazardaki rekabet dinamiklerini doğrudan etkileyebilme potansiyeli taşımaktadır. Bu sebeple, birleşme ve devralma işlemleri, pazardaki rekabet yapısını etkileyebilir. Bu özelliğinden dolayı, M&A işlemleri stratejik fırsatlar yaratırken, rekabet düzeninin sürdürülebilirliği açısından da düzenleyici otoritelerin titizlikle değerlendirdiği alanlardan biridir.
-
17.10.2025
OSB Uygulama Yönetmeliğinde Önemli Değişiklik: Katılımcılara Ek Süre İmkânı
17 Ekim 2025 tarihli ve 33050 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan "Organize Sanayi Bölgeleri Uygulama Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik" ile Organize Sanayi Bölgeleri Uygulama Yönetmeliği'ne Geçici Madde 13 eklenmiştir. Bu yeni düzenleme, yapı ruhsatı veya işyeri açma ve çalışma ruhsatı almamış OSB katılımcılarına belirli şartlar altında ek süre tanınmasına olanak sağlamaktadır.
-
15.10.2025
Ticari Defterlerin Elektronik Ortamda Tutulma Yükümlülüğünde Güncel Durum
1. GİRİŞ 20 Eylül 2025 tarihli ve 33023 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan “İşletmenin Muhasebesiyle İlgili Olmayan Ticari Defterlerin Elektronik Ortamda Tutulması Hakkında Tebliğde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ” ("Değişiklik Tebliği") ile, 14 Şubat 2025 tarihli ve 32813 sayılı “İşletmenin Muhasebesiyle İlgili Olmayan Ticari Defterlerin Elektronik Ortamda Tutulması Hakkında Tebliğ”e (“Tebliğ") önemli değişiklikler getirilmiştir.
-
25.9.2025
İşe İade Kararı Sonrası İşverenin Yapması Gereken Sgk İşlemleri
Kesinleşen işe iade kararını tebliğ alarak 10 iş günü içinde işe başlama iradesini işverene ileten işçiyi, İşveren işe başlatabileceği gibi işe başlatmayarak mahkeme kararında tespit edilen 4 aylık boşta geçen süre ücretinin yanı sıra işe başlatmama tazminatını da ödeyebilir. Görüldüğü üzere işverenin bu durumda iki seçimlik hakkı bulunmakla birlikte SGK nezdinde yapılacak işlemler her iki durumda da birbirinden farklıdır.