YENİ HMK “BOZMADAN SONRA ISLAH” HAKKINDA NE DİYOR? 23 Ekim 2020

7251 Sayılı Kanun ile HMK’nın “Bozmadan Sonra Islah” düzenlemesi bakımından onlarca yıldır süregelen tartışmalara son verecek çığır açıcı nitelikte bir değişiklik gerçekleşmiştir. Bu bültenimizde yeni düzenlemenin getirdiklerini inceleyeceğiz.

28.07.2020 tarih ve 31199 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 7251 Sayılı Kanun ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda (“HMK”) önemli değişiklikler gerçekleştirilmiştir.

Getirilen değişikliklerin hepsi usul hukuku bakımından oldukça önem arz eden düzenlemeler barındırmaktadır. Bunlardan biri ise bozma ya da kaldırma kararından sonra ilk derece mahkemesine dönen uyuşmazlıklarda “ıslah” yapılabileceği yönündeki 177. Madde değişikliğidir. Maddeye getirilen ek fıkra konu hakkında süregelen tartışmalara son verecek ve bozmadan sonra ıslah meselesini açıklığa kavuşturacak niteliktedir.

Bu bültenimiz kapsamında ıslah müessesesine ilişkin getirilen bu önemli değişikliğe odaklanacağız.

Islah nedir?

Tarafların iddia ve savunmaları ile bunların dayanağı olan olguların ileri sürebilmesinin belirli bir yargılama evresi ile sınırlandırılarak yargılama sürecinin sağlıklı bir şekilde devam edebilmesi adına getirilen iddia ve savunmanın değiştirilmesi veya genişletilmesi yasağının iki istisnası bulunmaktadır. Bunlardan biri karşı tarafın kabulü iken diğeri ise ıslah müessesesidir.

Islah yargılama sırasında taraflardan birinin yapmış olduğu usul işlemlerini kısmen veya tamamen değiştirmesi işlemidir. Islah, davayı değiştiren, bir başka deyişle iddia ve savunmanın değiştirilmesi veya genişletilmesi yasağını bertaraf eden bir imkân olup taraflar için yargılamada son derece önemli bir işlev görmektedir.

Islah, mahkemeye yöneltilen tek taraflı ve açık bir irade beyanı olduğundan yasal şartlar yerine getirildiği takdirde karşı tarafın ya da mahkemenin kabulüne bağlı değildir. Örneğin taraflar ıslah ile karşı tarafın kabulüne bağlı olmaksızın dava değerini arttırabilir ya da talep sonucunu tümden değiştirebilir.

Islah ne zamana kadar yapılabilir? Yeni düzenleme ıslahın zamanına dair ne değişiklik getirmiştir?

Yürürlüğe girmesiyle 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nu (“HUMK”) mülga eden 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (“HMK”) 177. Maddesinin 1. Fıkrası ıslahın tahkikatın sona ermesine kadar yapılabileceğini düzenlemektedir.

Ancak bu düzenleme HUMK’un ıslaha ilişkin hükümleri ile aynı doğrultuda olup 6100 sayılı HMK yürürlüğe girmeden önce tartışmalı olan ve 04.02.1948 tarihli, 1944/10 E. 1948/3 K. sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı ile giderildiği düşünülen “bozmadan sonra ıslah yapılabilir mi?” sorusunu aydınlığa kavuşturmamıştır.

Bu nedenle tahkikat sona erinceye kadar ıslah yapılabileceği düzenlemesinin karşısında İçtihadı Birleştirme Kurulu’nun bozmadan sonra ıslahı yasaklayan 04.02.1948 tarihli kararı hakkındaki tartışmalar ve görüş ayrılıkları 6100 sayılı HMK’nın yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonra da son bulmamıştır. Konu hakkında Yargıtay Hukuk Daireleri kararları arasında yorum farklılıkları oluşması neticesinde Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’ndan (“YİBGK”) daireler arasındaki bu görüş aykırılıklarının içtihatların birleştirilmesi yoluyla giderilmesi talep edilmiştir. Bahse konu talep üzerine  Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu tarafından verilen 06.05.2016 tarihli, 2015/1 E. ve 2016/1 K. sayılı kararda oyçokluğu ile “bozma kararı sonrasında ıslah yapılamayacağı ve 04.02.1948 tarihli İçtihadı Birleştirme Kararının değiştirilmesinin gerekmediği” kanaatine varılırken oy çokluğu ile alınan kararın karşı oylarında 1948 tarihli İBK’nın neden değişmesi gerektiğine yönelik birçok hukuki yorum yapılmıştır.

Karşı oylarda genel itibariyle hak arama özgürlüğü ile bir hakkın elde edilmesini kolaylaştırma ilkeleri doğrultusunda net bir uygulamaya kavuşmak gerekliliği, 1948 tarihli İBK’nın hak arama özgürlüğü ile mahkemeye erişim haklarını zedelediği, kanun koyucunun gerek eski gerekse 6100 sayılı HMK’da   bozma kararından sonra ıslahın mümkün olmadığına ilişkin bir düzenleme yapabilecekken yapmadığı, henüz esasa geçilmeden verilen usul hukuka ilişkin bir bozma kararının taraflara tanınan ıslah hakkını daha doğmadan ortadan kaldırdığı, 6100 sayılı HMK hükümlerine göre esasa girilmeden verilen usule ilişkin kararlarda tahkikatın bozmadan sonra başlayacağının ve esasa ilişkin kararlarda bozmaya uyulması ile tahkikatın tekrar başlayacağının düzenlendiği şeklindeki gerekçelerle 1948 tarihli İBK’nın değiştirilmesi gerektiği savunulmuştur.

Görüldüğü üzere bozmadan sonra ıslah yapılmasına imkân olup olmadığı hususu hukukumuzda uzun yıllardır süregelen bir tartışma konusu olup konu hakkında 7251 sayılı Kanun ile getirilen değişiklikler evvelinde bir görüş birliğine varılamamıştır.

28.07.2020 tarih ve 31199 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 7251 Sayılı Kanun ile HMK’nın 177. Maddesine getirilen ek fıkra ise bu anlamda çığır açacak ve onlarca yıldır devam etmekte olan tüm bu belirsizliğe son verecek nitelikte bir düzenlemedir.

7251 Sayılı Kanun ile HMK 177. Maddesi’ne getirilen 2. Fıkra düzenlemesi uyarınca Yargıtayın bozma kararından veya bölge adliye mahkemesinin kaldırma kararından sonra dosya ilk derece mahkemesine gönderildiğinde, ilk derece mahkemesinin tahkikata ilişkin bir işlem yapması hâlinde tahkikat sona erinceye kadar da ıslah yapılabilir. Ancak bozma kararına uymakla ortaya çıkan hukuki durum ortadan kaldırılamaz.”

Böylelikle kanun koyucu konu hakkındaki farklı görüş ve uygulamalara son vererek bozma ve kaldırma kararlarından sonra dosyanın ilk derece mahkemesine döndüğünde tahkikata ilişkin bir işlem yapılıyor ise tahkikat bitinceye kadar ıslah yapılabileceğini net bir şekilde belirlemiş olmuştur.

Bu nedenle HMK 177/2 maddesine getirilen “bozmadan sonra ıslah” hakkındaki ek ikinci fıkra düzenlemesi yeni HMK değişiklikleri arasında önemli yer bulmakta ve bu yönüyle uygulamadaki belirsizliği tamamen ortadan kaldırmayı amaçlamaktadır.

 

Diğer Haberler