Anayasa Mahkemesi Cumhurbaşkanına Döviz Ve Para Hareketlerini Sınırlama Yetkisi Veren Kanun Hükmünü İptal Etti! 23 Ekim 2025

15 Ekim 2025 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesi ("Mahkeme")17 Haziran 2025 tarihli, E. 2024/193, K. 2025/136 sayılı kararıyla1 ("Karar") 1567 sayılı Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında Kanun'un ("Kanun") 1. maddesini ("Kambiyo, nukut, esham ve tahvilat alım satımı ve kıymetli madenler ve kıymetli taşlarla bunlardan mamul veya bunları muhtevi her nevi eşya ve kıymetlerin alım satımı, kıymetli madenlerin rafinajı ile tüm bu eşya ve kıymetlerin, ticari senetlerin ve tediyeyi temine yarayan her türlü vasıta ve vesikaların memleketten ihracı veya memlekete ithalinin tanzim ve tahdidine ve Türk Parasının kıymetinin korunması zımnında kararlar ittihazına Cumhurbaşkanı salahiyetlidir.") iptal etmiştir.

Buna bağlı olarak 1567 sayılı Kanun'un 1. maddesinin iptali nedeniyle uygulanma imkânı kalmayan anılan Kanun'un 2. maddesi ile ek 5. maddesinin 6216 sayılı Kanun'un 43. maddesinin (4) numaralı fıkrası gereğince iptaline de hükmedilmiştir.
 

İptal kararı, Cumhurbaşkanına verilen "Türk parasının kıymetini koruma kapsamında her türlü mal, kıymetli maden, taş, para ve kıymetli evrak hareketine ilişkin sınırlama getirme" yetkisinin Anayasa'nın 7. maddesindeki yasama yetkisinin devredilemezliği ilkesini ihlal ettiği tespitine dayanmaktadır.

Yasama Yetkisinin Devredilemezliği İlkesi Bakımından Değerlendirme
 

Karar'a göre Kanun Cumhurbaşkanına belirli bir amaç çerçevesinde düzenleme yetkisi verse de uygulanacak tedbirlerin çerçevesi çizilmeksizin, temel ilkeleri belirlenmeksizin "sınırsız, belirsiz ve geniş" bir alanın yürütmenin düzenlemesine bırakılması Anayasa'nın 7. maddesinde yer alan yasama yetkisinin devredilemezliği ilkesini ihlal etmektedir.

Mahkeme, Karar'ında yürütme organının türevsel nitelikte düzenleyici işlem yapma yetkisine sahip olduğunu, bunun kural olarak yasama yetkisinin devri anlamına gelmeyeceğini ancak bu düzenleme yetkisinin yalnızca sınırlı, tamamlayıcı ve kanuna bağımlı bir nitelik taşıyabileceğini vurgulamıştır. Buna karşılık, söz konusu yetkinin sınırlarının belirlenmeksizin yürütmenin takdirine bırakılmasının, yasama yetkisinin devredilemezliği ilkesini ihlal edeceğini açıkça belirtmiştir.

Temel Hak ve Özgürlüklerin Ancak Kanunla Sınırlanabileceğini İfade Eden Kanunilik İlkesi Çerçevesinde Değerlendirme

Mahkeme ayrıca, kuralın kişilerin borçlandırıcı ve tasarruf işlemlerinde ya da ticari faaliyette bulunmalarına müdahale yetkisi barındırdığından mülkiyet hakkı, sözleşme özgürlüğü ve teşebbüs özgürlüğü üzerinde doğrudan etkisi olduğunu ifade etmiştir. Buna karşılık temel hak ve özgürlüklere ilişkin sınırlamaların Anayasa'nın 13. maddesi uyarınca ancak kanunla öngörülebileceğini vurgulamış, dolayısıyla Cumhurbaşkanına düzenleme yetkisi veren kuralın Anayasa'ya uygunluk denetiminden geçemediğini ortaya koymuştur.

Sonuç olarak kararın gerekçesinde iki husus öne çıkmaktadır:
 

  • Yetki Genişliği: Kanun hükmü, "Türk parasının kıymetini koruma" şeklinde genel bir amaç belirlemiş, ancak bu amacın hangi araçlarla gerçekleştirileceğine ilişkin temel ilke, sınırlama veya çerçeve öngörmemiştir. Bu durum yürütmenin "tamamlayıcı" niteliği ile bağdaşmadığından "kanun" yapma yetkisinin devri niteliği taşımakta ve Anayasa'nın 7. maddesini ihlal etmektedir.
  • Temel Haklara Etki: Kanun hükmü mülkiyet hakkı, sözleşme özgürlüğü ve teşebbüs özgürlüğüne doğrudan etki ettiğinden, temel hak ve özgürlüklerin yalnızca kanunla sınırlandırılabileceğini ifade eden kanunilik ilkesini ihlal etmektedir.

32 Sayılı Karar ve İlgili Tebliğlerin Akıbeti
 

Kanun'a dayanılarak çıkarılan Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karar2 ve ilgili tebliğler, dayanak Kanun hükmünün iptal edilmesi sebebiyle normatif meşruiyet ortadan kalkacağından hukuken uygulanamaz hale gelecektir.

Mahkeme, ortaya çıkacak hukuki boşluğun kamu yararını ihlal edeceği kanaatine varmış, bu durumun önüne geçmek amacıyla iptal kararının yürürlüğünü Resmî Gazete'de yayımlandığı tarihinden itibaren dokuz ay ertelemiştir. Bu süre içinde Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin ("TBMM") yeni bir kanun hazırlaması gerekmektedir. Aksi halde, 15 Temmuz 2026 itibarıyla iptal edilen Kanun'un 1., 2. ve ek 5. maddelerine dayanılarak çıkarılan çok sayıda mevzuat uygulanamaz hale gelecektir.

Sonuç ve Değerlendirme
 

Mahkeme, ekonomik düzenin istikrarı ile anayasal hukuk düzeninin güvenceleri arasındaki dengenin yeniden tesis edilmesi bağlamında oldukça önemli bir karar vermiştir. Yasama yetkisinin TBMM'ye ait olması ve bu yetkinin devredilememesinin, kuvvetler ayrılığı ilkesinin bir gereği ve "demokrasi rejimini benimseyen siyasi rejimlerde kaçınılmaz bir durum" olduğunu vurgulamıştır.
 

Böylelikle Mahkeme, ekonomik politika alanında dahi kanunilik ilkesinin esnetilemeyeceğini bir kez daha ortaya koymuştur. Bu Karar, idarenin geniş takdir yetkisine dayalı ekonomik müdahaleler yerine yasama organının belirlediği sınırlar çerçevesinde düzenlemeler yapmasını zorunlu kılmaktadır ve Türkiye'de döviz sınırlamaları alanında yeni bir "kanuni mimari" döneminin habercisidir.

1 htps://normkararlarbilgibankasi.anayasa.gov.tr/ Dosyalar/ Kararlar/ KararPDF/ 2025-136-nrm.pdf
2 https://www.mevzuat.gov.tr/ mevzuat? MevzuatNo= 1567&MevzuatTur= 1&MevzuatTertip=3

Diğer Haberler