COVID-19 SALGINI NEDENİYLE İŞYERLERİNDE ALINAN ÖNLEMLERİN KİŞİSEL VERİLERİN KORUNMASI KANUNU (“KVKK”) KAPSAMINDA DEĞERLENDİRİLMESİ 31 Mart 2020
COVID-19 SALGINI NEDENİYLE İŞYERLERİNDE ALINAN ÖNLEMLERİN KİŞİSEL VERİLERİN KORUNMASI KANUNU (“KVKK”) KAPSAMINDA DEĞERLENDİRİLMESİ
COVID-19 salgını nedeniyle iş hayatında alınan önlemlerin (Termal kamera kullanımı, ateş ölçümü, soru yöneltilmesi vb) kişisel veriler mevzuatı ile olan ilişkisi unutulmamalı, söz konusu önlemler uygulanırken 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (“KVKK”) ve Kişisel Verileri Koruma Kurumu (“Kurum”) tarafından yayınlanan ikincil düzenlemelere uygun şekilde hareket edilmelidir.
Alınan Önlemler Kapsamında İşlenen Kişisel Veriler İşverene Ayrı Bir Aydınlatma Yükümlülüğü Yükler mi?
KVKK’nın 10. maddesi uyarınca veri sorumluları, her bir kişisel veri işleme faaliyetinde kişisel verilerin işlenmesinden önce veri sahiplerine karşı aydınlatma yükümlülüğünü yerine getirmelidir. Dolayısıyla her durumda olduğu gibi işverenler tarafından COVID-19 salgını kapsamında alınan tedbirlerin uygulanması esnasında kişisel veri işleniyorsa (seyahat bilgileri, COVİD-19 test sonuçları, termal kamerayla izleme gibi) işverenlerin çalışan, ziyaretçi gibi önlemlerin muhatabı veri sahiplerine karşı aydınlatma yükümlülüğü devam etmektedir.
Alınan Önlemler Kapsamında İşlenen Kişisel Veriler İçin Veri Sahiplerinden Açık Rıza Alınması Gerekecek Midir?
Kişisel verilerin işlenmesi için KVKK kapsamında kural olarak veri sahiplerinin açık rızasının alınmalıdır. Ancak açık rıza alınması kural olmakla birlikte bu hususun da istisnaları mevcuttur. KVKK 5/2’de belirtilen şartlardan biri var ise, örneğin kişisel verilerin işlenmesi kanunlarda açıkça öngörülüyorsa bu durumda veri sahiplerinden açık rıza alınmasına gerek olmaksızın kişisel verileri işlenebilecektir.
COVID-19 salgını nedeniyle işverenler tarafından alınan önlemler kapsamında işlenen kişisel veriler için açık rıza gerekip gerekmediğini ise alınan önlemler kapsamında talep edilen kişisel verilerin niteliğine göre ayrı ayrı değerlendirmek gerekecektir.
(i) İşveren tarafından alınan önlemler kapsamında, KVKK’nın 6. Maddesinde belirtilen özel nitelikli kişisel veriler içerisinde yer almayan herhangi bir kişisel veri işleniyor ise örneğin; seyahat geçmişi, yurtdışında bulunup bulunmadığı soruluyorsa veri sahiplerinden açık rıza alınması gerekmediği görüşündeyiz. Zira işverenlerin iş sağlığı ve güvenliğini sağlama konusunda mevzuat kaynaklı yükümlülükleri bulunmaktadır. Bunlardan en önemlisi de çalışanların işle ilgili sağlık ve güvenliğini sağlamak ve bunun için gerekli her türlü önlemi almaktır. Ayrıca işverenin, işyerinde bulunan çalışanlar ile onların da temas halinde bulunduğu diğer kişileri göz önünde bulundurarak, işyerinde COVID-19’un yayılmasını önlemek amacıyla söz konusu kişisel veriler talep edildiğinden, bu noktada veri sorumlusu konumunda bulunan işverenin meşru menfaatleri dolayısıyla da çalışanların açık rızasını alması şart değildir. Burada işveren tarafından kişisel veri işleme faaliyeti KVKK 5/2’de belirtilen hukuki sebeplere dayanacağı için veri sahibinin açık rızası aranmayacaktır.
(ii) İşveren tarafından alınan önlemler kapsamında KVKK’nın 6. Maddesinde belirtilen özel nitelikli kişisel verilerden olan sağlık verileri (COVID-19 test bilgileri, COVID-19 belirtileri olduğu bilgisi, ateş (vücut sıcaklığı) bilgisi vs) işleniyorsa bu durumda kural olarak veri sahiplerinin açık rızası alınması gerekecektir. Ancak burada da dikkat edilmesi gereken nokta işveren tarafından alınan önlemler kapsamında işlenen sağlık verilerinin işveren organizasyonu içerisinde kimler tarafından işlendiğidir. KVKK 6/3’e göre sağlık verilerinin açık rıza olmadan işlenmesine bir imkan tanınmış, sağlık verilerinin kamu sağlığının korunması amacıyla, sır saklama yükümlülüğü altında bulunan kişiler tarafından ilgilinin açık rızası aranmaksızın işlenebileceği belirtilmiştir. COVID-19 kapsamında işverenler tarafından alınan önlemlerin de kamu sağlığının korunması amacıyla alındığından şüphe olmadığı için sır saklama yükümlülüğü altında bulunan kişiler yani işyeri hekimi, işyeri sağlık personeli tarafından sağlık verileri veri sahiplerinin açık rızası olmadan işlenebilecektir. Burada dikkat edilmesi gereken nokta, işyeri hekimi/işyeri sağlık personeli tarafından işenen verinin işyeri içerisinde işveren de dahil olmak üzere üçüncü kişilere aktarılmaması ve özel nitelikli kişisel verilerin işlenmesinde gerekli önlem ve tedbirlerin alınmasıdır. İşyeri hekimi/işyeri sağlık personeli tarafından riskli durumlar öngörülmesi halinde uygun bulunan uygulama veya tedbir işverenliğe tavsiye edilmeli, sağlık verilerinin ifşası yoluna gidilmemelidir. Ancak işyeri hekimi / sağlık personeli haricindeki kişilerce veri sahiplerinin sağlık verilerinin işlenmesi, talep edilmesi durumunda KVKK 6/2’ye göre veri sahibinin açık rızası alınması gerekecek, bu kişiler tarafından söz konusu kişisel verilerin işlenmesi gerekiyor ise veri sahiplerini aydınlattıktan sonra açık rızalarını almak gerekecektir.
Alınan Önlemler Kapsamında Temin Edilen Kişisel Veriler Kamu Kurumları İle Paylaşılabilir mi?
Kişisel verilerin işlenmesinde olduğu gibi üçüncü kişilere aktarılması da KVKK’nın 8. Maddesi uyarınca kural olarak veri sahibinin açık rızasına bağlıdır. Ancak tıpkı kişisel verilerin işlenmesinde olduğu gibi aktarılmasında da KVKK bir takım istisnalar tanımaktadır. Kişisel veriler, KVKK’nın 5. Maddesinde belirtilen işleme şartları mevcutsa örneğin söz konusu kişisel verilerin paylaşılması kanunlarda öngörülmüşse veri sahibinin açık rızası olmaksızın kişisel veriler üçüncü kişilere aktarılabilecektir.
Özel nitelikli kişisel veri olan sağlık verilerinin paylaşılması da kural olarak veri sahibinin açık rızasına tabi olsa da KVKK 8/2-b uyarınca yeterli önlemler alınmak kaydıyla, sır saklama yükümlülüğü altında bulunan kişiler tarafından kamu sağlığının korunması amacıyla açık rıza şartına tabi tutulmadan kamu kurumlarına veri sahibinin açık rızası olmaksızın aktarılabilecektir. Dolayısıyla alınan önlemler kapsamında işyeri hekimi / sağlık personeli tarafından işlenen sağlık verileri veri sahiplerinin açık rızasına ihtiyaç duyulmadan kamu kurumları ile paylaşılabilir. İşyeri hekimi / sağlık personeli haricindeki kişiler tarafından sağlık verileri paylaşılacaksa bu durumda KVKK 8/1 uyarınca veri sahibinin açık rızasının alınması gerektiğini belirtmek isteriz.
İşyerinde COVID-19 Belirtileri Gösteren Çalışanlar Olduğunda ya da COVID-19 Vakası Tespit Edildiğinde Buna İlişkin Bildirim Yükümlülüğü Ne Şekilde Olacaktır?
İşyerinde çalışanlar İSG mevzuatı uyarınca kendilerinin ve diğer çalışanların sağlık ve güvenliklerini tehlikeye düşürmemekten sorumlu oldukları için eğer COVID-19 belirtileri gösteriyor ya da bu konuda şüphe duyuyorsa diğer çalışanlara da hastalığın bulaşma ihtimali göz önüne alarak, onların sağlıklarını tehlikeye düşürmemek için bu durumu işyeri hekimine bildirmelidir. İşveren de çalışanlara COVID-19 belirtilerinden herhangi birinin saptanması halinde derhal işyeri hekimine başvurması gerektiğine ilişkin bir bilgilendirme yapmalıdır.
COVID-19 bulaşıcı bir hastalık olması sebebiyle tedbir alınması açısından işveren veya işyeri hekimi, işyerinde bulunan diğer çalışanlara işyerinde bir vaka görüldüğünde bu durumu duyurmakla sorumludur. Zira işverenin, İSG mevzuatı uyarınca çalışanların işle ilgili sağlık ve güvenliğini sağlamak, çalışanların işyerinde maruz kalacakları sağlık ve güvenlik risklerini dikkate alarak sağlık gözetimine tabi tutulmalarını sağlamak, işçilerin işyerinde maruz kalacakları sağlık ve güvenlik risklerine uygun olarak sağlık gözetimine tabi tutmak gibi yükümlülükleri söz konusudur. Bu doğrultuda işveren, KVKK’nın 4. Maddesinde belirtilen kişisel verilerin işlenmesinde uyulması gereken genel ilkelere de uyarak COVID-19 vakasına yakalanan çalışanın ad-soyad veya başkaca ayırt edici bilgilerini paylaşmadan anonim olarak bu duyuruyu işyerinde yapmalıdır. Hiçbir şekilde çalışanın kim olduğu doğrudan açıklanmamalı ve/veya verilen bilgiler ile kim olduğunu belli edecek şekilde duyuru yapılmamalıdır.
İşverenler, Ziyaretçilere Karşı Uyguladığı COVID-19 Önlemlerinde Kişisel Verilerin Korunması Düzenlemelerine Nasıl Dikkat Etmelidir?
COVID-19 salgını devamı süresince açık olan ve ziyaretçi kabul eden işverenlerin, ziyaretçiler için de bir takım önlemler aldığı görülmektedir. İşverenler elbette bir takım önlemler alabilir ancak alınan önlemler kapsamında ziyaretçilere ait kişisel verilerin KVKK’ya uygun şekilde işlenmesi gerekmektedir. Öncelikle işveren tarafından ziyaretçilere karşı aydınlatma yükümlülüğü yerine getirilmelidir.
İşveren tarafından alınan önlemler kapsamında ziyaretçilerin sağlık dışındaki kişisel verileri talep ediliyor ve işleniyor ise bu durumda yukarıda belirttiğimiz çerçevede açık rıza alınmasına gerek olmaksızın KVKK 5/2’de belirtilen hukuki sebeplere dayanılarak kişisel verileri işlenebilecektir. Ancak işverenler tarafından ziyaretçilerden sağlık verileri (COVID-19 test bilgileri, COVID-19 belirtileri olduğu bilgisi, ateş (vücut sıcaklığı) bilgisi vs) talep edilecekse, burada özel nitelikli kişisel veri olan sağlık verisi işlenecek demektir. Bu noktada sağlık verilerini işleyen kişiler önem arz edecek, söz konusu veriler sadece sır saklama yükümlülüğü altında bulunan kişiler yani işyeri hekimi, işyeri sağlık personeli tarafından işlenecekse KVKK 6/3 uyarınca açık rıza alınmasına gerek olmayacaktır. Ancak ziyaretçilere ait sağlık verileri işyeri hekimi / sağlık personeli haricindeki kişiler, örneğin güvenlik personeli gibi diğer bölüm çalışanları tarafından işlenecek ise bu durumda KVKK 6/2 uyarınca veri sahibinin ancak açık rızasıyla bu veriler işlenebilecektir. Ziyaretçilere ait kişisel verilerin kamu kurumlarına aktarılmasında da işlenmesine ilişkin şartlar geçerlidir.
Diğer Haberler
-
15.12.2025
İhbar Süresinde Gerçekleşen Ücret Artışından Çalışanın Yararlanması Mümkün Müdür?
4857 Sayılı İş Kanunu'nun 17. Maddesindeki düzenleme uyarınca; belirsiz süreli iş sözleşmelerinin feshinden önce durumun diğer tarafa bildirilmesi gerekmektedir. Buna göre iş sözleşmeleri;
-
12.12.2025
Borca Batıklık ve Sermaye Kaybı Hesaplamasında Muafiyet Süresi Uzatıldı
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun ("TTK") 376'ncı maddesi, şirketlerde sermaye kaybı ve borca batıklı olma durumunu düzenlemekte olup bu durumlarda uyulacak usul ve esasları ise "6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 376'ncı Maddesinin Uygulanmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Tebliğ" ("TTK m. 376 Tebliği") ile detaylandırılmıştır.
-
8.12.2025
OFAC Nedir? Yatırımcılar İçin Stratejik Önemi Ve Uygulama Alanları
Dünya değiştikçe ve gün geçtikçe, daha da sık karşılaşmaya başladığımız terimlerden biri "OFAC". Küreselleşen dünyada uluslararası alanda yatırım yapmak isteyen kurumlar bir şekilde OFAC'a rastlıyor ya da OFAC ile temas ediyor. Zira, OFAC tarafından uygulanan bu yaptırımlar yalnızca ABD vatandaşları / menşeli şirketleri değil, ABD ile doğrudan veya dolaylı olarak ekonomik - finansal temasta olan kişileri de ilgilendiriyor. Peki nedir bu OFAC?
-
4.12.2025
Ortaklara Borçlar Ve Adat Faturası
1. Adat Nedir? Uygulamada sıklıkla işletmelerin ortaklara borç vermesi işlemi ile karşılaşılmaktadır. İşletmenin ortaklardan alacaklı hale geldiği böyle bir durumda söz konusu alacak miktarına adat faizi hesaplanması ve fatura düzenlenmesi gerekmektedir. Dolasıyla adat, işletme ile ortak/ilgililer arasında gerçekleşen borç-alacak ilişkilerinde işletme kaynaklarının kullanım süresine bağlı olarak faiz tahakkuku hesaplamak ve vergi kaybının telafi edilmesi amacıyla uygulanan bir yöntemdir. Bu hesaplamalar, transfer fiyatlandırması kurallarına uyum, vergi matrahının doğru belirlenmesi ve KDV gibi yasal yükümlülüklerin yerine getirilmesi açısından önem taşır.
-
28.11.2025
Hamiline Yazılı Pay Senetlerinin Merkezi Kayıt Kuruluşuna Bildirim Süreci Ve Yaptırımları
1. Hamiline Yazılı Pay Senetlerin Basımı ve Bildirimi 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun ("Kanun") 484. maddesi uyarınca anonim şirketlerde iki tür pay senedi bulunmaktadır: nama yazılı ve hamiline yazılı pay senetleri. Nama yazılı pay senetlerinde devir işlemi teslim ile gerçekleşirken, hamiline yazılı pay senetlerinin devri için Hamiline Yazılı Pay Senetlerinin Merkezi Kayıt Kuruluşuna Bildirilmesi ve Kayıt Altına Alınması Hakkında Tebliğ ("Tebliğ") uyarınca bazı şartlar getirilmiştir. Tebliğ kapsamında hamiline yazılı payların Merkezi Kayıt Kuruluşu ("MKK") kaydının tamamlanması, yönetim kurulu kararının alınması ve bu kararın ilgili sicil müdürlüğünde tescil ve Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde ilan ettirilmesi gerekmektedir.
-
20.11.2025
Birleşme ve Devralma İşlemlerinde Niyet Mektubu Süreci
Birleşme ve devralma ("M&A") işlemleri, hem hukuki hem ticari açıdan çok aşamalı süreçlerdir. Bu süreçte, sözleşme aşamasına geçilmeden önce sözleşme tarafları, işlem iradelerini belirlemek, ticari beklentilerini paylaşmak ve hukuki çerçeveyi oluşturmak için bir hazırlık sürecine girerler. Bu hazırlık süreci, tarafların işlem yapısına ilişkin temel ilkeleri tartıştığı, müzakere stratejilerini belirlediği ve işlem risklerini değerlendirdiği ilk aşamayı oluşturur.
-
14.11.2025
Gerekçeli Karar Hakkının İhlaline Dair Yeni Aym Kararı Resmi Gazete'de Yayınlandı
1. GİRİŞ Gerekçe, yargı kararlarında meselenin, sonuçta gösterilen şekilde çözülmesinin nedenini ve niçinini gösteren kısımdır ve hüküm vermenin bir uzantısıdır.1 Gerekçenin içeriğinin tatmin edici ve tutarlı olması, hukukî dinlenilme hakkının ve adil yargılanma hakkının sağlanması açısından mühimdir. Gerekçeli karar, mahkemenin tarafsızlığını ortaya koymakla; gerçekten, dosya içeriğine, akla ve hukuka uygun düşen bir gerekçe sayesinde taraflar davayı hangi maddî ve hukukî sebeplerden ötürü kaybettiklerini veya kazandıklarını öğrenme ve tatmin olma şansına sahip olacaklardır.
-
7.11.2025
Kapsam Dışı Personel Hakkında Anayasa Mahkemesi Kararı
22.09.2025 Tarihli Resmi Gazete 'de yayımlanan Anayasa Mahkemesi Kararında;
-
24.10.2025
Asıl ve Alt İşverenin Arabuluculuğa Birlikte Katılma Zorunluluğu Anayasa Mahkemesi Kararı ile Kaldırıldı
Çalışma hayatında iş ilişkilerinin sona ermesi sonrasında işçinin işe iade talebiyle başvurabileceği arabuluculuk sürecine ilişkin önemli bir Anayasa Mahkemesi kararı yayımlanmıştır. Anayasa Mahkemesi, 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun 3. maddesinin (15) numaralı fıkrasında yer alan, "Asıl işveren-alt işveren ilişkisinin bulunduğu hâllerde işe iade talebiyle arabulucuya başvurulduğunda, anlaşmanın gerçekleşebilmesi için işverenlerin arabuluculuk görüşmelerine birlikte katılmaları ve iradelerinin birbirine uygun olması gerekir" hükmünün Anayasa'ya aykırı olduğuna karar vermiştir. Söz konusu karar, 17 Ekim 2025 tarihli ve 33050 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanmıştır.
-
23.10.2025
Anayasa Mahkemesi Cumhurbaşkanına Döviz Ve Para Hareketlerini Sınırlama Yetkisi Veren Kanun Hükmünü İptal Etti!
15 Ekim 2025 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesi ("Mahkeme")17 Haziran 2025 tarihli, E. 2024/193, K. 2025/136 sayılı kararıyla1 ("Karar") 1567 sayılı Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında Kanun'un ("Kanun") 1. maddesini ("Kambiyo, nukut, esham ve tahvilat alım satımı ve kıymetli madenler ve kıymetli taşlarla bunlardan mamul veya bunları muhtevi her nevi eşya ve kıymetlerin alım satımı, kıymetli madenlerin rafinajı ile tüm bu eşya ve kıymetlerin, ticari senetlerin ve tediyeyi temine yarayan her türlü vasıta ve vesikaların memleketten ihracı veya memlekete ithalinin tanzim ve tahdidine ve Türk Parasının kıymetinin korunması zımnında kararlar ittihazına Cumhurbaşkanı salahiyetlidir.") iptal etmiştir.
-
21.10.2025
Borçlu Dışındaki Kişiye Ait Malların Haczi ve Hukuki Hakların Korunmas
İcra takibi sürecinde borçlunun malvarlığına dahil olmayan üçüncü kişilere ait malların haczi, uygulamada sıkça karşılaşılan ve ciddi mağduriyetlere yol açan bir durumdur. Özellikle eşler arasında mal rejimi kaynaklı belirsizlikler ile birlikte mülkiyet ilişkileri, icra işlemlerinde mülkiyetin kime ait olduğunun doğru şekilde tespitini zorlaştırmaktadır. Bu kapsamda, borçlunun eşinin veya bir başka üçüncü kişinin malı üzerine haciz tatbik edilmesi halinde başvurulabilecek hukuki koruma yollarının en önemlisi istihkak iddiasıdır.
-
20.10.2025
Rekabet Hukuku Çerçevesinde Birleşme ve Devralmalar ve Bildirim Yükümlülüğü
Birleşme ve devralmalar (M&A), şirketlerin büyüme ve yeniden yapılanma stratejilerinin merkezinde yer almaktadır. Şirketlerin gerek ulusal, gerekse uluslararası ölçekte genişleme, pazar paylarını artırma yahut yeni pazarlara giriş yapma amacına hizmet eden bu işlemler, yalnızca ekonomik ve ticari sonuçlar doğurmakla kalmayıp, aynı zamanda ilgili pazardaki rekabet dinamiklerini doğrudan etkileyebilme potansiyeli taşımaktadır. Bu sebeple, birleşme ve devralma işlemleri, pazardaki rekabet yapısını etkileyebilir. Bu özelliğinden dolayı, M&A işlemleri stratejik fırsatlar yaratırken, rekabet düzeninin sürdürülebilirliği açısından da düzenleyici otoritelerin titizlikle değerlendirdiği alanlardan biridir.
-
17.10.2025
OSB Uygulama Yönetmeliğinde Önemli Değişiklik: Katılımcılara Ek Süre İmkânı
17 Ekim 2025 tarihli ve 33050 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan "Organize Sanayi Bölgeleri Uygulama Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik" ile Organize Sanayi Bölgeleri Uygulama Yönetmeliği'ne Geçici Madde 13 eklenmiştir. Bu yeni düzenleme, yapı ruhsatı veya işyeri açma ve çalışma ruhsatı almamış OSB katılımcılarına belirli şartlar altında ek süre tanınmasına olanak sağlamaktadır.
-
15.10.2025
Ticari Defterlerin Elektronik Ortamda Tutulma Yükümlülüğünde Güncel Durum
1. GİRİŞ 20 Eylül 2025 tarihli ve 33023 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan “İşletmenin Muhasebesiyle İlgili Olmayan Ticari Defterlerin Elektronik Ortamda Tutulması Hakkında Tebliğde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ” ("Değişiklik Tebliği") ile, 14 Şubat 2025 tarihli ve 32813 sayılı “İşletmenin Muhasebesiyle İlgili Olmayan Ticari Defterlerin Elektronik Ortamda Tutulması Hakkında Tebliğ”e (“Tebliğ") önemli değişiklikler getirilmiştir.
-
25.9.2025
İşe İade Kararı Sonrası İşverenin Yapması Gereken Sgk İşlemleri
Kesinleşen işe iade kararını tebliğ alarak 10 iş günü içinde işe başlama iradesini işverene ileten işçiyi, İşveren işe başlatabileceği gibi işe başlatmayarak mahkeme kararında tespit edilen 4 aylık boşta geçen süre ücretinin yanı sıra işe başlatmama tazminatını da ödeyebilir. Görüldüğü üzere işverenin bu durumda iki seçimlik hakkı bulunmakla birlikte SGK nezdinde yapılacak işlemler her iki durumda da birbirinden farklıdır.