KISA ÇALIŞMA ÖDENEĞİ BAŞVURU SÜRECİNDE İŞVERENİN ÜCRET ÖDEME BORCU 06 Nisan 2020
KISA ÇALIŞMA ÖDENEĞİ BAŞVURU SÜRECİNDE İŞVERENİN ÜCRET ÖDEME BORCU
Kısa Süreli İstihdam Ödeneği Başvurusunun İşlenmesi Sırasında Başvuru Reddedilirse, İşverenin Ücret Ödeme Yükümlülüğüne Ne Olur?
25 Mart 2020 Tarihinde yürürlüğe giren 7226 Sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile 4447 Sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu’na Geçici 23. Madde eklenmiştir.
“GEÇİCİ MADDE 23 – 30/6/2020 tarihine kadar geçerli olmak üzere, yeni koronavirüs (Covid-19) kaynaklı zorlayıcı sebep gerekçesiyle yapılan kısa çalışma başvuruları için, ek 2 nci maddenin üçüncü fıkrasında işçinin kısa çalışma ödeneğine hak kazanabilmesi için öngörülen hizmet akdinin feshi hariç işsizlik sigortası hak etme koşullarını yerine getirmesi hükmü, kısa çalışma başlama tarihinden önceki son 60 gün hizmet akdine tabi olanlardan son üç yıl içinde 450 gün sigortalı olarak çalışıp işsizlik sigortası primi ödenmiş olması şeklinde uygulanır. Bu koşulu taşımayanlar, kısa çalışma süresini geçmemek üzere son işsizlik ödeneği hak sahipliğinden kalan süre kadar kısa çalışma ödeneğinden yararlanmaya devam eder.
Bu madde kapsamında kısa çalışma uygulamasından yararlanabilmek için, iş yerinde kısa çalışma uygulanan dönemde 4857 sayılı Kanunun 25 inci maddesinin birinci fıkrasının (II) numaralı bendinde yer alan sebepler hariç olmak kaydıyla işveren tarafından işçi çıkarılmaması gerekir. Bu madde kapsamında yapılan başvurular, başvuru tarihinden itibaren 60 gün içinde sonuçlandırılır.
Bu madde kapsamında yapılan başvuru tarihini 31/12/2020 tarihine kadar uzatmaya ve birinci fıkrada belirlenen günleri farklılaştırmaya Cumhurbaşkanı yetkilidir.”
İşbu değişiklik ile, kısa çalışma ödeneği başvurusunun, başvuru tarihinden itibaren 60 gün içinde sonuçlandırılacağı düzenlenerek Kurum’un inceleme süresi uzatılmıştır. Başvurunun incelenmesi ve olumsuz sonuçlanması süreçlerinde işverenin ücret ödeme borcunun devam edip etmediği hususundaki görüşleri aşağıda aktarmak isteriz:
- Kısa Çalışma Ödeneği Başvuru Süresince İşverenin Ücret Ödeme Borcu Devam Etmekte midir?
4447 Sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu’ndaki önceki düzenlemesine göre kısa çalışma ödeneği başvurusunun, Kurum tarafından ivedilikle sonuçlandırılacağı yer almakta iken 25/03/2020 tarihinde yapılan değişiklik ile başvuruların Kurum tarafından 60 gün içerisinde sonuçlandırılacağı düzenlenmiştir. Ancak başvuru süreci devam etmekte iken işverenin ücret ödeme borcunun devam edip etmediğine ilişkin yasal düzenleme yapılmamıştır.
İşsizlik Sigortası Kanunu’ndaki değişiklikle yeni koronavirüs (Covid-19) zorlayıcı sebep olarak kabul edilmiştir. Bu zorlayıcı sebep kapsamında işverenin kısa çalışma ödeneği başvurusu; faaliyetin tamamen durdurulması veya kısmen durdurulması gerekçesiyle olabileceği gibi, haftalık çalışma sürelerinin azaltılması gerekçesiyle de olabilir. İdari bir kararla işyeri kapatılan ve faaliyeti durdurulan bir işverenlik için zorlayıcı nedenin varlığında tartışma yoktur. Ancak, yönetimsel bir kararla tamamen veya kısmen kapatılan veya çalışma süreleri azaltılan işyeri üzerinde zorlayıcı nedenin varlığı somut olay özelinde değerlendirilmelidir. Çünkü bu konuda tartışma vardır.
Mevcut düzenlemeler kapsamında yapılan değerlendirmeler sonucunda kısa çalışma ödeneği başvurusu sonuçlanmayan personele ücret ödenmesi hususunda işyerindeki faaliyetin tamamen veya önemli ölçüde durması veya haftalık çalışma süresinin önemli ölçüde azalması durumlarına göre ikili bir değerlendirme yapılarak sonuca ulaşılması mümkün olacaktır.
Kısa çalışma başvurusunun gerekçesi ve yasal düzenleme dikkate alındığında;
- İşyerinde faaliyet tamamen durdurulmuş ise, 4857 Sayılı İş Kanunu’nun 40. Maddesi uyarınca işçiye faaliyetin tamamen durduğu tarihten itibaren ilk 1 haftalık dönemde hafta tatili ücreti de dahil olmak üzere yarım ücret ödenmelidir. 1 haftalık dönemden sonra ise iş sözleşmesi askıya alınacağı için işverenin işçiye ücret ödeme borcu söz konusu olmayacaktır.
- İşyerindeki faaliyetin önemli ölçüde azalması durumunda başvuru esnasında yine ilk 1 haftanın ücretinin yarım olarak ödenmesi gerekmektedir. İlk 1 haftalık süre sona erdikten sonra kısa çalışma ödeneği başvurusu sonuçlanana kadar işçiye ücretinin tam mı yoksa çalıştığı süre ile orantılı olarak mı ödeneceği hususunda Covid-19 salgınının İş Kanunu kapsamında zorlayıcı neden teşkil edip etmediği hususunda değerlendir
ilme yapılması uygun olacaktır. Covid-19 salgınının zorlayıcı neden olup olmadığı hususunda ise doktrinde farklı görüşler yer almaktadır.
İlk görüş; Covid-19 salgınının İş Kanunu’nun 25/III. Maddesi kapsamında zorlayıcı sebep olduğu yönündedir. Covid-19 salgını, İş Kanunu kapsamında zorlayıcı sebep olarak kabul edildiğinde ise yukarıda yer aldığı üzere işverenin ilk 1 hafta için yarım ücret ödeme yükümlülüğü olmakla birlikte başvuru sonuçlanana kadar personele çalıştığı süre ile orantılı olarak ödenebilecektir. Ancak salgının zorlayıcı neden olarak kabul edilmediği ihtimalde işçinin eksik ücret talebi riski ile karşılaşılması riski doğabilecektir.
Diğer görüş ise Covid-19 salgınının zorlayıcı neden teşkil edebilmesi için, salgına bağlı olarak karantina, sokağa çıkma yasağı veya işyerinin kapanmasına dair idari tasarrufların söz konusu olması gerektiğini ifade edilerek henüz bu yönde idari tasarruf alınmamış olması nedeniyle Covid-19 salgınının İş Kanunu 25/III maddesi uyarınca zorlayıcı neden oluşturmayacağı yönündedir. Bu görüş kapsamında işyerinde çalışma süreleri önemli ölçüde azalsa dahi işverenin ücret ödeme borcu devam ettiğinden işçiye tam ücreti ödenmesi gerekmektedir.
- Kısa Çalışma Ödeneği Başvurusunun Olumsuz Sonuçlanması Durumunda İşverenin Ücret Ödeme Borcu Devam edecek midir?
Kısmi çalışma ödeneği başvurusunun Kurum tarafından kabul edilmemesi durumunda yukarıda da yer verdiğimiz doktrindeki iki farklı görüş kapsamında sorunun cevabı değerlendirilmiştir:
İlk görüş; Covid-19 salgınının İş Kanunu’nun 25/III. Maddesi kapsamında zorlayıcı sebep olduğu yönündedir. Covid-19 salgını, İş Kanunu kapsamında zorlayıcı sebep olarak kabul edildiğinde kısa çalışma ödeneği başvurusu İşkur tarafından olumsuz sonuçlansa dahi, bu karar zorlayıcı nedenin varlığını tartışmalı hale getirmeyecektir. Dolayısı ile işveren kısa çalışma uygulamasına geçerek ilk 1 haftanın ücretini yarım olarak ödeyebilecek, sonrasında ise iş sözleşmesinin askıda olduğu gerekçesi ile ücret ödemeyebilecektir. Covid-19 salgınının zorlayıcı neden olduğu yönündeki görüş kabul edildiğinde işverenin karşılaşabileceği riskler ise işçinin 4857 Sayılı Kanun’un 24/II-f maddesi uyarınca iş sözleşmesini ücretinin eksik veya hiç ödenmemesi nedeniyle haklı nedenle feshederek kıdem tazminatına ve bakiye süre ücretine hak kazanma ihtimalinin bulunmasıdır. Diğer bir risk ise personelin çalıştığı işyerinde bir haftadan fazla süre ile işin durmasına neden olan zorlayıcı sebep ile iş sözleşmesini feshederek kıdem tazminatına hak kazanması ihtimalidir.
Diğer görüş ise Covid-19 salgınının zorlayıcı neden teşkil edebilmesi için, salgına bağlı olarak karantina, sokağa çıkma yasağı veya işyerinin kapanmasına dair idari tasarrufların söz konusu olması gerektiğinden bahisle henüz bu yönde idari tasarruf alınmamış olması nedeniyle Covid-19 salgınının İş Kanunu 25/III maddesi uyarınca zorlayıcı neden oluşturmayacağı yönündedir. Bu görüş kapsamında işçi ve işveren arasında iş ilişkisi askıda olmadığı için ücret ödeme borcu devam ettiğinden işçiye süreç devam ettiği müddetçe yarım ücret ödenmesi, idari izin kullandırılması, yıllık izin kullandırılması gerekmektedir. Bu durumda personelden normal çalışma düzenine geçildiğinde telafi çalışması yapması talep edilebilecektir.
Bize göre;
İşveren tarafından, her iki görüş de göz önünde bulundurulmalı ve riskler hakkında tedbirli olunarak gerek işçinin menfaati gerekse de işletmenin sürekliliğini sağlamak adına ticari pozisyona en uygun aksiyon alınarak hareket edilmelidir. Unutulmamalıdır ki covid-19 salgının, içinden geçtiğimiz bu günlerde, sosyal hayata ve çalışma hayatına olumsuz etkileri günden güne artış göstermektedir. Salgının pik noktasına da henüz ulaşmadığı dikkate alındığında, İş Kanunu anlamında zorlayıcı nedenin varlığı tartışmadan da uzaklaşmaktadır. Unutulmamalıdır ki; Covid-19 salgınının İş Kanunu’nun 25/III. Maddesi kapsamında zorlayıcı neden olarak kabul edilip edilmeyeceği doktrin, yargı kararları ve yasal düzenlemeler ile netlik kazanacaktır.
Diğer Haberler
-
15.12.2025
İhbar Süresinde Gerçekleşen Ücret Artışından Çalışanın Yararlanması Mümkün Müdür?
4857 Sayılı İş Kanunu'nun 17. Maddesindeki düzenleme uyarınca; belirsiz süreli iş sözleşmelerinin feshinden önce durumun diğer tarafa bildirilmesi gerekmektedir. Buna göre iş sözleşmeleri;
-
12.12.2025
Borca Batıklık ve Sermaye Kaybı Hesaplamasında Muafiyet Süresi Uzatıldı
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun ("TTK") 376'ncı maddesi, şirketlerde sermaye kaybı ve borca batıklı olma durumunu düzenlemekte olup bu durumlarda uyulacak usul ve esasları ise "6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 376'ncı Maddesinin Uygulanmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Tebliğ" ("TTK m. 376 Tebliği") ile detaylandırılmıştır.
-
8.12.2025
OFAC Nedir? Yatırımcılar İçin Stratejik Önemi Ve Uygulama Alanları
Dünya değiştikçe ve gün geçtikçe, daha da sık karşılaşmaya başladığımız terimlerden biri "OFAC". Küreselleşen dünyada uluslararası alanda yatırım yapmak isteyen kurumlar bir şekilde OFAC'a rastlıyor ya da OFAC ile temas ediyor. Zira, OFAC tarafından uygulanan bu yaptırımlar yalnızca ABD vatandaşları / menşeli şirketleri değil, ABD ile doğrudan veya dolaylı olarak ekonomik - finansal temasta olan kişileri de ilgilendiriyor. Peki nedir bu OFAC?
-
4.12.2025
Ortaklara Borçlar Ve Adat Faturası
1. Adat Nedir? Uygulamada sıklıkla işletmelerin ortaklara borç vermesi işlemi ile karşılaşılmaktadır. İşletmenin ortaklardan alacaklı hale geldiği böyle bir durumda söz konusu alacak miktarına adat faizi hesaplanması ve fatura düzenlenmesi gerekmektedir. Dolasıyla adat, işletme ile ortak/ilgililer arasında gerçekleşen borç-alacak ilişkilerinde işletme kaynaklarının kullanım süresine bağlı olarak faiz tahakkuku hesaplamak ve vergi kaybının telafi edilmesi amacıyla uygulanan bir yöntemdir. Bu hesaplamalar, transfer fiyatlandırması kurallarına uyum, vergi matrahının doğru belirlenmesi ve KDV gibi yasal yükümlülüklerin yerine getirilmesi açısından önem taşır.
-
28.11.2025
Hamiline Yazılı Pay Senetlerinin Merkezi Kayıt Kuruluşuna Bildirim Süreci Ve Yaptırımları
1. Hamiline Yazılı Pay Senetlerin Basımı ve Bildirimi 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun ("Kanun") 484. maddesi uyarınca anonim şirketlerde iki tür pay senedi bulunmaktadır: nama yazılı ve hamiline yazılı pay senetleri. Nama yazılı pay senetlerinde devir işlemi teslim ile gerçekleşirken, hamiline yazılı pay senetlerinin devri için Hamiline Yazılı Pay Senetlerinin Merkezi Kayıt Kuruluşuna Bildirilmesi ve Kayıt Altına Alınması Hakkında Tebliğ ("Tebliğ") uyarınca bazı şartlar getirilmiştir. Tebliğ kapsamında hamiline yazılı payların Merkezi Kayıt Kuruluşu ("MKK") kaydının tamamlanması, yönetim kurulu kararının alınması ve bu kararın ilgili sicil müdürlüğünde tescil ve Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde ilan ettirilmesi gerekmektedir.
-
20.11.2025
Birleşme ve Devralma İşlemlerinde Niyet Mektubu Süreci
Birleşme ve devralma ("M&A") işlemleri, hem hukuki hem ticari açıdan çok aşamalı süreçlerdir. Bu süreçte, sözleşme aşamasına geçilmeden önce sözleşme tarafları, işlem iradelerini belirlemek, ticari beklentilerini paylaşmak ve hukuki çerçeveyi oluşturmak için bir hazırlık sürecine girerler. Bu hazırlık süreci, tarafların işlem yapısına ilişkin temel ilkeleri tartıştığı, müzakere stratejilerini belirlediği ve işlem risklerini değerlendirdiği ilk aşamayı oluşturur.
-
14.11.2025
Gerekçeli Karar Hakkının İhlaline Dair Yeni Aym Kararı Resmi Gazete'de Yayınlandı
1. GİRİŞ Gerekçe, yargı kararlarında meselenin, sonuçta gösterilen şekilde çözülmesinin nedenini ve niçinini gösteren kısımdır ve hüküm vermenin bir uzantısıdır.1 Gerekçenin içeriğinin tatmin edici ve tutarlı olması, hukukî dinlenilme hakkının ve adil yargılanma hakkının sağlanması açısından mühimdir. Gerekçeli karar, mahkemenin tarafsızlığını ortaya koymakla; gerçekten, dosya içeriğine, akla ve hukuka uygun düşen bir gerekçe sayesinde taraflar davayı hangi maddî ve hukukî sebeplerden ötürü kaybettiklerini veya kazandıklarını öğrenme ve tatmin olma şansına sahip olacaklardır.
-
7.11.2025
Kapsam Dışı Personel Hakkında Anayasa Mahkemesi Kararı
22.09.2025 Tarihli Resmi Gazete 'de yayımlanan Anayasa Mahkemesi Kararında;
-
24.10.2025
Asıl ve Alt İşverenin Arabuluculuğa Birlikte Katılma Zorunluluğu Anayasa Mahkemesi Kararı ile Kaldırıldı
Çalışma hayatında iş ilişkilerinin sona ermesi sonrasında işçinin işe iade talebiyle başvurabileceği arabuluculuk sürecine ilişkin önemli bir Anayasa Mahkemesi kararı yayımlanmıştır. Anayasa Mahkemesi, 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun 3. maddesinin (15) numaralı fıkrasında yer alan, "Asıl işveren-alt işveren ilişkisinin bulunduğu hâllerde işe iade talebiyle arabulucuya başvurulduğunda, anlaşmanın gerçekleşebilmesi için işverenlerin arabuluculuk görüşmelerine birlikte katılmaları ve iradelerinin birbirine uygun olması gerekir" hükmünün Anayasa'ya aykırı olduğuna karar vermiştir. Söz konusu karar, 17 Ekim 2025 tarihli ve 33050 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanmıştır.
-
23.10.2025
Anayasa Mahkemesi Cumhurbaşkanına Döviz Ve Para Hareketlerini Sınırlama Yetkisi Veren Kanun Hükmünü İptal Etti!
15 Ekim 2025 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesi ("Mahkeme")17 Haziran 2025 tarihli, E. 2024/193, K. 2025/136 sayılı kararıyla1 ("Karar") 1567 sayılı Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında Kanun'un ("Kanun") 1. maddesini ("Kambiyo, nukut, esham ve tahvilat alım satımı ve kıymetli madenler ve kıymetli taşlarla bunlardan mamul veya bunları muhtevi her nevi eşya ve kıymetlerin alım satımı, kıymetli madenlerin rafinajı ile tüm bu eşya ve kıymetlerin, ticari senetlerin ve tediyeyi temine yarayan her türlü vasıta ve vesikaların memleketten ihracı veya memlekete ithalinin tanzim ve tahdidine ve Türk Parasının kıymetinin korunması zımnında kararlar ittihazına Cumhurbaşkanı salahiyetlidir.") iptal etmiştir.
-
21.10.2025
Borçlu Dışındaki Kişiye Ait Malların Haczi ve Hukuki Hakların Korunmas
İcra takibi sürecinde borçlunun malvarlığına dahil olmayan üçüncü kişilere ait malların haczi, uygulamada sıkça karşılaşılan ve ciddi mağduriyetlere yol açan bir durumdur. Özellikle eşler arasında mal rejimi kaynaklı belirsizlikler ile birlikte mülkiyet ilişkileri, icra işlemlerinde mülkiyetin kime ait olduğunun doğru şekilde tespitini zorlaştırmaktadır. Bu kapsamda, borçlunun eşinin veya bir başka üçüncü kişinin malı üzerine haciz tatbik edilmesi halinde başvurulabilecek hukuki koruma yollarının en önemlisi istihkak iddiasıdır.
-
20.10.2025
Rekabet Hukuku Çerçevesinde Birleşme ve Devralmalar ve Bildirim Yükümlülüğü
Birleşme ve devralmalar (M&A), şirketlerin büyüme ve yeniden yapılanma stratejilerinin merkezinde yer almaktadır. Şirketlerin gerek ulusal, gerekse uluslararası ölçekte genişleme, pazar paylarını artırma yahut yeni pazarlara giriş yapma amacına hizmet eden bu işlemler, yalnızca ekonomik ve ticari sonuçlar doğurmakla kalmayıp, aynı zamanda ilgili pazardaki rekabet dinamiklerini doğrudan etkileyebilme potansiyeli taşımaktadır. Bu sebeple, birleşme ve devralma işlemleri, pazardaki rekabet yapısını etkileyebilir. Bu özelliğinden dolayı, M&A işlemleri stratejik fırsatlar yaratırken, rekabet düzeninin sürdürülebilirliği açısından da düzenleyici otoritelerin titizlikle değerlendirdiği alanlardan biridir.
-
17.10.2025
OSB Uygulama Yönetmeliğinde Önemli Değişiklik: Katılımcılara Ek Süre İmkânı
17 Ekim 2025 tarihli ve 33050 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan "Organize Sanayi Bölgeleri Uygulama Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik" ile Organize Sanayi Bölgeleri Uygulama Yönetmeliği'ne Geçici Madde 13 eklenmiştir. Bu yeni düzenleme, yapı ruhsatı veya işyeri açma ve çalışma ruhsatı almamış OSB katılımcılarına belirli şartlar altında ek süre tanınmasına olanak sağlamaktadır.
-
15.10.2025
Ticari Defterlerin Elektronik Ortamda Tutulma Yükümlülüğünde Güncel Durum
1. GİRİŞ 20 Eylül 2025 tarihli ve 33023 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan “İşletmenin Muhasebesiyle İlgili Olmayan Ticari Defterlerin Elektronik Ortamda Tutulması Hakkında Tebliğde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ” ("Değişiklik Tebliği") ile, 14 Şubat 2025 tarihli ve 32813 sayılı “İşletmenin Muhasebesiyle İlgili Olmayan Ticari Defterlerin Elektronik Ortamda Tutulması Hakkında Tebliğ”e (“Tebliğ") önemli değişiklikler getirilmiştir.
-
25.9.2025
İşe İade Kararı Sonrası İşverenin Yapması Gereken Sgk İşlemleri
Kesinleşen işe iade kararını tebliğ alarak 10 iş günü içinde işe başlama iradesini işverene ileten işçiyi, İşveren işe başlatabileceği gibi işe başlatmayarak mahkeme kararında tespit edilen 4 aylık boşta geçen süre ücretinin yanı sıra işe başlatmama tazminatını da ödeyebilir. Görüldüğü üzere işverenin bu durumda iki seçimlik hakkı bulunmakla birlikte SGK nezdinde yapılacak işlemler her iki durumda da birbirinden farklıdır.