KISA ÇALIŞMA VE SON AÇIKLAMALAR/GETİRİLEN YASAKLAR KAPSAMINDA KORONAVİRÜS’ÜN ÇALIŞMA İLİŞKİLERİNE YANSIMASI 23 Mart 2020
KISA ÇALIŞMA VE SON AÇIKLAMALAR/GETİRİLEN YASAKLAR KAPSAMINDA KORONAVİRÜS’ÜN ÇALIŞMA İLİŞKİLERİNE YANSIMASI
Kısa Çalışma ve Kısa Çalışma Ödeneği Nedir? Son Düzenlemelere Göre Yeni Tip Koronavirüs Nedeni İle Kısa Çalışma Talebinde Bulunulabilir mi, Talebin Değerlendirilmesinde Neler Dikkate Alınacak?
Ülkemizi de etkileyen küresel Koronavirüs salgını nedeni ile yaşanan olağandışı süreçte faaliyetin tamamen veya kısmen durduğu işyerleri açısından istihdamın korunması ve işçi lehine yorum ilkesi dikkat alınarak kısa çalışma yoluna başvuru gündeme alınması gereken öncelikli yol olarak değerlendirilmektedir.
Kısa Çalışma Nedir?
Kısa çalışma; genel ekonomik, sektörel veya bölgesel kriz ile dışsal etkilerden kaynaklanan zorlayıcı sebeplerle işyerinde uygulanan çalışma süresinin, işyerinin tamamında veya bir bölümünde geçici olarak en az üçte bir oranında azaltılmasını veya süreklilik koşulu aranmaksızın en az dört hafta süreyle faaliyetin tamamen veya kısmen durdurulması halidir. İşyerinde en fazla 3 ay süre ile kısa çalışma yapılabilir. Bu süre Cumhurbaşkanı kararı ile 6 aya kadar uzatılabilir.
Kısa Çalışma Ödeneği Nedir?
İşverenin uygun görülen talebine istinaden kısa çalışma kapsamına alınan ve gerekli şartları sağlayan (kısa çalışmanın başladığı tarihten önceki son 120 gün içerisinde kesintisiz sigortalı olan, son üç yılda ise en az 600 gün sigortalı olarak çalışıp işsizlik sigortası primleri ödenmiş olan, işverenin başvuru ekindeki listesinde adı geçen) işçilere kısa çalışma döneminde çalışamadıkları süreler için Türkiye İş Kurumu tarafından İşsizlik Sigortası Fonundan en fazla 3 ay süre ile sağlanan gelir desteğidir. Bu süre Cumhurbaşkanı kararı ile 6 aya kadar uzatılabilir.
Kısa Çalışma Kapsamında Sağlanan Ödemeler Nelerdir?
İşçilerin kısa çalışma kapsamında çalışamadıkları döneme ilişkin kısa çalışma ödeneği ve genel sağlık sigortası primleri ödenir. Söz konusu dönemde kısa ve uzun vadeli sigorta primleri ödenmez.
Günlük kısa çalışma ödeneği; sigortalının son oniki aylık prime esas kazançları dikkate alınarak hesaplanan günlük ortalama brüt kazancının % 60’ıdır. Bu şekilde hesaplanan kısa çalışma ödeneği miktarı, aylık asgari ücretin brüt tutarının % 150 sini geçemez, yani kısa çalışma ödeneği için bir tavan belirlenmiştir.
Kısa Çalışma Yönetmeliği düzenlemesinde işyerinde zorlayıcı sebeplerle kısa çalışma yapılması halinde, kısa çalışma ödemesinin 4857 sayılı Kanunun 40 ıncı maddesinde öngörülen bir haftalık süreden sonra başlayacağı belirtilmektedir.
Yeni Tip Koronavirüs Etkili Kısa Çalışma Talebi ve Değerlendirilmesi İle İlgili Son Durum Nedir?
Cumhurbaşkanı tarafından 18.03.2020 tarihinde yapılan açıklamalarda Koronavirüs etkisi nedeni ile kısa çalışma ödeneğinin devreye alınacağı, faydalanma süreçlerinin kolaylaştırılıp hızlandırılacağı belirtilmiştir. Bu doğrultuda 22.03.2020 tarihinde Türkiye İş Kurumu resmi sitesinden yapılan duyuruda Koronavirüs olası etkileri dikkate alınarak "dışsal etkilerden kaynaklanan dönemsel durumlardan ileri gelen zorlayıcı sebep" kapsamında kısa çalışma uygulaması başlatıldığı bildirilmiştir.
Duyuruya göre; işverence, Koronavirüsten olumsuz etkilenildiği gerekçesi ile kısa çalışma başvurusu, bağlı olunan İŞKUR birimine e-posta göndermek sureti ile online ortamda yapılabilecektir. Koronavirüs etkisi sebebi ile yapılan başvuruda, formda yer alan başvuru nedenine ilişkin kısmın “dışsal etkilerden kaynaklı zorlayıcı sebep” başlığı altındaki “Covid-19 Etkisi” olarak işaretlenmesi gerekmektedir.
Uygunluk Tespitinde Neler Dikkate Alınacak?
İŞKUR resmi sitesinde yer alan duyuruya göre Kurum Yönetim Kurulunca alınan Covid-19 Sebebiyle Yapılacak Kısa Çalışma Uygulaması Kararı nedeni ile başvuruların uygunluk tespiti incelemelerinde aşağıdaki hususlar dikkate alınacaktır;
- Tüm incelemeler mahalline gidilmeksizin Rehberlik ve Teftiş Başkanlığında veya Grup Başkanlıklarında sadece ilgili başvuru evrakı ve ekleri üzerinden ve tespit tutanağı düzenlenmeksizin gerçekleştirilecek;
- İnceleme sürecinde başvuru evraklarında eksiklik olduğunun değerlendirilmesi halinde, ivedilikle işverenler ile irtibata geçilerek, söz konusu eksik evrakların elektronik ortamda intikal ettirilmesi istenecek ve inceleme evrak bazında ivedilikle tamamlanacak;
- Cumhurbaşkanlığı, Bakanlıklar veya ilgili kamu kurum ve kuruluşları tarafından faaliyeti durdurulan işyerleri ile ilgili olarak yapılan uygunluk tespiti incelemelerinde, işyerlerinin sadece bu kapsamda olup olmadığına ilişkin belgeler yeterli olacak;
- İşverenlerin yönetimsel kararları çerçevesinde faaliyeti durdurulan veya azaltılan işyerleri ile ilgili olarak yapılan uygunluk tespiti incelemelerinde ise, durumu ortaya koyacak ilgili belgeler yeterli olacak;
- Uygunluk tespitine ilişkin olarak Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı İş Müfettişlerince rapor niteliğinde yazı düzenlenecek; söz konusu yazı ve ekleri, İŞKUR İl Müdürlüklerine Kep adresi üzerinden elektronik ortamda gönderilecek ve ıslak imzalı hali ise işyerlerinin dosyasında muhafaza edilmek üzere bilahare gönderilecek;
- İdari karar ile (Cumhurbaşkanlığı, Bakanlıklar veya ilgili kamu kurum ve kuruluşları tarafından ) faaliyeti durdurulan işyerleri ile ilgili olarak yapılan uygunluk tespiti işlemi, Kısa Çalışma için kanunda öngörülen asgari ve azami süreler ile birlikte, kapatma kararının süresi ile sınırlı olacak, kapatma kararının sona ermesi ile kısa çalışma uygulaması da kendiliğinden sona erecektir.
Kısa Çalışma Uygulaması İçin İşçinin Onayı Gerekli midir?
Kısa çalışma uygulaması için karar işverence alınarak Kuruma başvuru yapılır, bunun için işçinin talep veya rızasının alınması gerek bulunmamaktadır.
Kısa çalışma talep formu, kısa çalışma yaptırılacak bilgilerin yer alacağı liste, başvurularda kullanılacak elektronik pota adreslerine aşağıdaki link üzerinden ulaşabilirsiniz.
https://www.iskur.gov.tr/isveren/kisa-calisma-odenegi/
65 Yaş Ve Üstü İle Kronik Hastalığı Olan Çalışanlar Bakımından Covid-19 (Corona Virüs) Zorlayıcı Sebep Haline Geldi mi? İşveren Zorlayıcı Sebeplerle Fesih Hakkını Kullanılabilir Mi?
Ülkemizde yaşanmakta olan corona virüs tehlikesi kapsamında, çalışma hayatını da doğrudan etkileyen birçok sağlık ve güvenlik tedbirleri alınmış olup özellikle İçişleri Bakanlığı’nın 21.03.2020 tarihli genelgesi kapsamında sokağa çıkması yasaklanan çalışanlar bakımından İş Kanununda düzenlenen zorlayıcı sebebin gerçekleşip gerçekleşmediği tartışma konusu haline gelmiştir.
Öncelikle İş Kanunu’nda zorlayıcı sebeplerle fesih hakları kanunun 24. Maddesinin III numaralı bendinde ve 25. Maddenin III numaralı bendinde ayrı ayrı düzenlenmiştir. Buna göre kanunun 24/III hükmünde “İşçinin çalıştığı işyerinde bir haftadan fazla süre ile işin durmasını gerektirecek zorlayıcı sebepler oraya çıkarsa” işçiye fesih hakkı; 25/III hükmünde ise “İşçiyi işyerinde bir haftadan fazla süre ile çalışmaktan alıkoyan zorlayıcı bir sebebin ortaya çıkması” halinde işverene fesih hakkı tanınmıştır. Uygulamada sıklıkla birbirine karıştırılan bu hükümlerin uygulama alanları bakımından dikkat edilmesi gereken husus; işçi lehine fesih hakkı doğabilmesi için zorlayıcı sebebin işveren üzerinde gerçekleşmesi, buna karşın işveren lehine fesih hakkı doğabilmesi için ise zorlayıcı sebebin işçi üzerinde gerçekleşmesi gerektiğidir. Diğer bir ifade ile işçi çalışmaya hazır olduğu halde zorlayıcı sebeple işyerinde iş durmuşsa ve bu süre 1 haftayı aşmışsa işçi tarafından 24. Madde kapsamında iş akdi feshedilebilecekken işyerinde çalışma devam ettiği halde işçinin işyerine gelmesini alıkoyan bir sebebin varlığı halinde ise 1 haftalık süreden sonra işveren tarafından iş akdi feshedilebilecektir.
Tüm bunlar çerçevesinde; İçişleri Bakanlığının 21.03.2020 tarihli 65 Yaş ve Üstü ile Kronik Rahatsızlığı Olanlara Sokağa Çıkma Yasağı Genelgesi incelendiğinde; 65 yaş ve üzerinde olanlar ile bağışıklık sistemi düşük ve kronik akciğer hastalığı, astım, KOAH, kalp/damar hastalığı ,böbrek, hipertansiyon ve karaciğer hastalığı olan ile bağışıklık sistemini bozan ilaçları kullanan kişilerin 21.03.2020 saat 24:00’den sonra ikametlerinden dışarı çıkmaları yasaklanmıştır. Bu şartları taşıyan çalışanlar bakımından; işyeri faaliyetine devam ettiği halde çalışanı bir haftadan fazla süre ile işyerine gelip çalışmaktan alıkoyan zorlayıcı bir sebebin ortaya çıktığı düşünülmektedir. Zorlayıcı sebeplerle iş akdinin feshinde kural olarak, öncelikle İş Kanunun 40. Maddesi gereği 1 haftalık bekleme süresi içinde her gün için yarım ücret ödenmesi gerekmekte olup 1 haftalık bekleme süresinden sonra iş akdi işveren tarafından feshedilebilecektir. Son olarak genel kanının aksine bahsi geçen fesih hakkını kullanan işverenin işçiye kıdem tazminatı ödemesi gerekmektedir.
Uygulama açısından ele aldığımızda;
ilk olarak işyeri sağlık raporlarının bu gözle taranması ve bahsi geçen kronik rahatsızlığı olan kişilerin tespit edilmesi önem arz etmektedir. Ayrıca, işyeri sağlık raporlarında görülmediği halde bu hastalıklara sahip çalışanlar olabileceği göz önünde bulundurularak genelgede sayılan hastalıkları olanların bu durumu gösterir sağlık raporlarıyla birlikte işverene başvurması gerektiği yönünde bir duyuru yapılması da düşünülebilir. İlave olarak genelge kapsamına giren kişilerden işine devam etmek üzere işyerine gelenlerin ve bu konuda ısrarcı olan çalışanların hiçbir şekilde çalışmalarına müsaade edilmemesine dikkat edilmelidir.
Son olarak; her ne kadar 21.03.2020 tarihli genelgede belirtilen şartları taşıyan kişiler bakımından zorunlu nedenin oluştuğu ve iş sözleşmelerinin 25/III kapsamında feshedilebileceği düşünülmekte ise de söz konusu genelgenin yayınlanmasından önce evden çalışma modeline geçen, idari ücretli izin verilen, yıllık izinleri kullandırılan çalışanlar bakımından mevcutta devam eden lehe uygulamayı sürdürmek yerine iş akdinin feshedilmesi, fesih hakkının kötüye kullanıldığı yorumuna sebep olabilecektir kanaatindeyiz. Ayrıca, önemle belirtmek gerekir ki 18.03.2020 tarihli Cumhurbaşkanlığı açıklamalarında sayılan tüm teşvik ve imkanlardan yararlanılması için gerekli ön şartının bu süreçte istihdam kaybına yol açılmaması olduğu belirtilmiştir. İlerleyen süreçte, işveren menfaatine getirilecek yasal imkanlardan faydalanabilmek için bu aşamada işçi çıkartılmaması önemle tavsiye edilmektedir.
İçişleri Bakanlığı’nın 16.03.2020 Tarihli Genelgesi Kapsamında Kapanan İşyerleri Açısından “Zorlayıcı Sebep” Mevcut mudur? Çalışanların İş Sözleşmelerini Haklı Nedenle Fesih Hakkı Doğar mı?
Yukarıdaki başlık altında belirtildiği gibi İş Kanunun 24. Ve 25. Maddelerindeki zorlayıcı sebeple feshin değerlendirilmesinde zorlayıcı sebebin işveren üzerinde mi çalışan üzerinde mi gerçekleştiğine yönelik ayrımının net şekilde yapılması gerekmektedir.
İçişleri Bakanlığı’nın 16.03.2020 tarihli Ek-Genelgesi ile kapatılan işyerleri bakımından zorlayıcı nedenin “işveren üzerinde” doğduğu tartışmasızdır. Nitekim bu işyerleri açısından işçi çalışmaya hazır olduğu halde işyerindeki işin zorlayıcı olarak durması söz konusudur. Bu nedenlerle; genelge kapsamında 16.03.2020 saat 24.00 itibari ile faaliyetlerine ara verilen “tiyatro, sinema, gösteri merkezi, konser salonu, nişan/düğün salonu, çalgılı/müzikli lokanta/kafe, gazino, birahane, taverna, kahvehane, kıraathane, kafeterya, kır bahçesi, nargile salonu, nargile kafe, internet salonu, internet kafe, her türlü oyun salonları, her türlü kapalı çocuk oyun alanları (AVM ve lokanta içindekiler dahil), çay bahçesi, dernek lokalleri, lunapark, yüzme havuzu, hamam, sauna, kaplıca, masaj salonu, SPA ve spor merkezleri” bakımından İş Kanunun 24. maddesindeki zorlayıcı nedenin ortaya çıktığı kabul edilecek ve zorlayıcı sebep nedeniyle bir haftadan fazla süreyle işyerinden uzak kalan çalışanlar adına ilk olarak İş Kanunun 40. Maddesi gereği 1 haftalık bekleme süresi bakımından her gün için yarım ücret ödemesi gündeme gelecek, süre sonunda çalışanlar iş sözleşmelerini haklı nedenle feshedebilecektir. Önemle belirtmek gerekir ki işçilerin 24/III maddesi kapsamındaki haklı nedenle fesih hakkı 6 iş günlük hak düşürücü süreye tabi değildir. Diğer bir değişle, bekleme süresini takip eden 6 iş günü içinde fesih zorunlu olmayıp zorlayıcı neden devam ettiği sürece işçiler haklı sebeple fesih yapabilecektir.
Dikkat edilmesi gereken önemli bir husus genelge kapsamında olmadığı halde tedbiren ve ihtiyari olarak işyerlerini kapatan işverenlerin durumudur. Ek-Genelge’de zorunlu olarak faaliyetine ara verilmesi gerektiği belirtilen işyerleri kapsamında bulunmayıp; corona virüs salgınının olumsuz etkilerinden korunmak amacıyla inisiyatif alarak faaliyetlerine ara veren işyerleri açısından hali hazırda “zorlayıcı bir neden”in mevcut olmadığı açıktır. Böyle bir “zorlayıcı neden” mevcut olmadığı halde ihtiyari olarak kapatılan işyerlerindeki çalışanlar bakımından evden çalışma, idari (ücretli) izin, yıllık izin veya ücretsiz izin gibi alternatif modellerin değerlendirilmesi gerekmektedir. İhtiyari olarak kapatılan işyerlerinde sayılan bu yöntemler yerine İş Kanunun 40. Maddesine göre 1 haftalık süre için yarım ücret ödenmesi; işverenin işçi lehine zorlayıcı nedeni kabul ettiği anlamına gelebilecektir. Böylece İş hukukuna hakim olan işçi lehine yorum ilkesinden hareketle işçinin sözleşmesini haklı nedenle feshetmesinin önü açılmış olacak ve işverenler tarafından kıdem tazminatı ödenmesi riski doğacaktır.
Diğer Haberler
-
15.12.2025
İhbar Süresinde Gerçekleşen Ücret Artışından Çalışanın Yararlanması Mümkün Müdür?
4857 Sayılı İş Kanunu'nun 17. Maddesindeki düzenleme uyarınca; belirsiz süreli iş sözleşmelerinin feshinden önce durumun diğer tarafa bildirilmesi gerekmektedir. Buna göre iş sözleşmeleri;
-
12.12.2025
Borca Batıklık ve Sermaye Kaybı Hesaplamasında Muafiyet Süresi Uzatıldı
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun ("TTK") 376'ncı maddesi, şirketlerde sermaye kaybı ve borca batıklı olma durumunu düzenlemekte olup bu durumlarda uyulacak usul ve esasları ise "6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 376'ncı Maddesinin Uygulanmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Tebliğ" ("TTK m. 376 Tebliği") ile detaylandırılmıştır.
-
8.12.2025
OFAC Nedir? Yatırımcılar İçin Stratejik Önemi Ve Uygulama Alanları
Dünya değiştikçe ve gün geçtikçe, daha da sık karşılaşmaya başladığımız terimlerden biri "OFAC". Küreselleşen dünyada uluslararası alanda yatırım yapmak isteyen kurumlar bir şekilde OFAC'a rastlıyor ya da OFAC ile temas ediyor. Zira, OFAC tarafından uygulanan bu yaptırımlar yalnızca ABD vatandaşları / menşeli şirketleri değil, ABD ile doğrudan veya dolaylı olarak ekonomik - finansal temasta olan kişileri de ilgilendiriyor. Peki nedir bu OFAC?
-
4.12.2025
Ortaklara Borçlar Ve Adat Faturası
1. Adat Nedir? Uygulamada sıklıkla işletmelerin ortaklara borç vermesi işlemi ile karşılaşılmaktadır. İşletmenin ortaklardan alacaklı hale geldiği böyle bir durumda söz konusu alacak miktarına adat faizi hesaplanması ve fatura düzenlenmesi gerekmektedir. Dolasıyla adat, işletme ile ortak/ilgililer arasında gerçekleşen borç-alacak ilişkilerinde işletme kaynaklarının kullanım süresine bağlı olarak faiz tahakkuku hesaplamak ve vergi kaybının telafi edilmesi amacıyla uygulanan bir yöntemdir. Bu hesaplamalar, transfer fiyatlandırması kurallarına uyum, vergi matrahının doğru belirlenmesi ve KDV gibi yasal yükümlülüklerin yerine getirilmesi açısından önem taşır.
-
28.11.2025
Hamiline Yazılı Pay Senetlerinin Merkezi Kayıt Kuruluşuna Bildirim Süreci Ve Yaptırımları
1. Hamiline Yazılı Pay Senetlerin Basımı ve Bildirimi 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun ("Kanun") 484. maddesi uyarınca anonim şirketlerde iki tür pay senedi bulunmaktadır: nama yazılı ve hamiline yazılı pay senetleri. Nama yazılı pay senetlerinde devir işlemi teslim ile gerçekleşirken, hamiline yazılı pay senetlerinin devri için Hamiline Yazılı Pay Senetlerinin Merkezi Kayıt Kuruluşuna Bildirilmesi ve Kayıt Altına Alınması Hakkında Tebliğ ("Tebliğ") uyarınca bazı şartlar getirilmiştir. Tebliğ kapsamında hamiline yazılı payların Merkezi Kayıt Kuruluşu ("MKK") kaydının tamamlanması, yönetim kurulu kararının alınması ve bu kararın ilgili sicil müdürlüğünde tescil ve Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde ilan ettirilmesi gerekmektedir.
-
20.11.2025
Birleşme ve Devralma İşlemlerinde Niyet Mektubu Süreci
Birleşme ve devralma ("M&A") işlemleri, hem hukuki hem ticari açıdan çok aşamalı süreçlerdir. Bu süreçte, sözleşme aşamasına geçilmeden önce sözleşme tarafları, işlem iradelerini belirlemek, ticari beklentilerini paylaşmak ve hukuki çerçeveyi oluşturmak için bir hazırlık sürecine girerler. Bu hazırlık süreci, tarafların işlem yapısına ilişkin temel ilkeleri tartıştığı, müzakere stratejilerini belirlediği ve işlem risklerini değerlendirdiği ilk aşamayı oluşturur.
-
14.11.2025
Gerekçeli Karar Hakkının İhlaline Dair Yeni Aym Kararı Resmi Gazete'de Yayınlandı
1. GİRİŞ Gerekçe, yargı kararlarında meselenin, sonuçta gösterilen şekilde çözülmesinin nedenini ve niçinini gösteren kısımdır ve hüküm vermenin bir uzantısıdır.1 Gerekçenin içeriğinin tatmin edici ve tutarlı olması, hukukî dinlenilme hakkının ve adil yargılanma hakkının sağlanması açısından mühimdir. Gerekçeli karar, mahkemenin tarafsızlığını ortaya koymakla; gerçekten, dosya içeriğine, akla ve hukuka uygun düşen bir gerekçe sayesinde taraflar davayı hangi maddî ve hukukî sebeplerden ötürü kaybettiklerini veya kazandıklarını öğrenme ve tatmin olma şansına sahip olacaklardır.
-
7.11.2025
Kapsam Dışı Personel Hakkında Anayasa Mahkemesi Kararı
22.09.2025 Tarihli Resmi Gazete 'de yayımlanan Anayasa Mahkemesi Kararında;
-
24.10.2025
Asıl ve Alt İşverenin Arabuluculuğa Birlikte Katılma Zorunluluğu Anayasa Mahkemesi Kararı ile Kaldırıldı
Çalışma hayatında iş ilişkilerinin sona ermesi sonrasında işçinin işe iade talebiyle başvurabileceği arabuluculuk sürecine ilişkin önemli bir Anayasa Mahkemesi kararı yayımlanmıştır. Anayasa Mahkemesi, 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun 3. maddesinin (15) numaralı fıkrasında yer alan, "Asıl işveren-alt işveren ilişkisinin bulunduğu hâllerde işe iade talebiyle arabulucuya başvurulduğunda, anlaşmanın gerçekleşebilmesi için işverenlerin arabuluculuk görüşmelerine birlikte katılmaları ve iradelerinin birbirine uygun olması gerekir" hükmünün Anayasa'ya aykırı olduğuna karar vermiştir. Söz konusu karar, 17 Ekim 2025 tarihli ve 33050 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanmıştır.
-
23.10.2025
Anayasa Mahkemesi Cumhurbaşkanına Döviz Ve Para Hareketlerini Sınırlama Yetkisi Veren Kanun Hükmünü İptal Etti!
15 Ekim 2025 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesi ("Mahkeme")17 Haziran 2025 tarihli, E. 2024/193, K. 2025/136 sayılı kararıyla1 ("Karar") 1567 sayılı Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında Kanun'un ("Kanun") 1. maddesini ("Kambiyo, nukut, esham ve tahvilat alım satımı ve kıymetli madenler ve kıymetli taşlarla bunlardan mamul veya bunları muhtevi her nevi eşya ve kıymetlerin alım satımı, kıymetli madenlerin rafinajı ile tüm bu eşya ve kıymetlerin, ticari senetlerin ve tediyeyi temine yarayan her türlü vasıta ve vesikaların memleketten ihracı veya memlekete ithalinin tanzim ve tahdidine ve Türk Parasının kıymetinin korunması zımnında kararlar ittihazına Cumhurbaşkanı salahiyetlidir.") iptal etmiştir.
-
21.10.2025
Borçlu Dışındaki Kişiye Ait Malların Haczi ve Hukuki Hakların Korunmas
İcra takibi sürecinde borçlunun malvarlığına dahil olmayan üçüncü kişilere ait malların haczi, uygulamada sıkça karşılaşılan ve ciddi mağduriyetlere yol açan bir durumdur. Özellikle eşler arasında mal rejimi kaynaklı belirsizlikler ile birlikte mülkiyet ilişkileri, icra işlemlerinde mülkiyetin kime ait olduğunun doğru şekilde tespitini zorlaştırmaktadır. Bu kapsamda, borçlunun eşinin veya bir başka üçüncü kişinin malı üzerine haciz tatbik edilmesi halinde başvurulabilecek hukuki koruma yollarının en önemlisi istihkak iddiasıdır.
-
20.10.2025
Rekabet Hukuku Çerçevesinde Birleşme ve Devralmalar ve Bildirim Yükümlülüğü
Birleşme ve devralmalar (M&A), şirketlerin büyüme ve yeniden yapılanma stratejilerinin merkezinde yer almaktadır. Şirketlerin gerek ulusal, gerekse uluslararası ölçekte genişleme, pazar paylarını artırma yahut yeni pazarlara giriş yapma amacına hizmet eden bu işlemler, yalnızca ekonomik ve ticari sonuçlar doğurmakla kalmayıp, aynı zamanda ilgili pazardaki rekabet dinamiklerini doğrudan etkileyebilme potansiyeli taşımaktadır. Bu sebeple, birleşme ve devralma işlemleri, pazardaki rekabet yapısını etkileyebilir. Bu özelliğinden dolayı, M&A işlemleri stratejik fırsatlar yaratırken, rekabet düzeninin sürdürülebilirliği açısından da düzenleyici otoritelerin titizlikle değerlendirdiği alanlardan biridir.
-
17.10.2025
OSB Uygulama Yönetmeliğinde Önemli Değişiklik: Katılımcılara Ek Süre İmkânı
17 Ekim 2025 tarihli ve 33050 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan "Organize Sanayi Bölgeleri Uygulama Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik" ile Organize Sanayi Bölgeleri Uygulama Yönetmeliği'ne Geçici Madde 13 eklenmiştir. Bu yeni düzenleme, yapı ruhsatı veya işyeri açma ve çalışma ruhsatı almamış OSB katılımcılarına belirli şartlar altında ek süre tanınmasına olanak sağlamaktadır.
-
15.10.2025
Ticari Defterlerin Elektronik Ortamda Tutulma Yükümlülüğünde Güncel Durum
1. GİRİŞ 20 Eylül 2025 tarihli ve 33023 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan “İşletmenin Muhasebesiyle İlgili Olmayan Ticari Defterlerin Elektronik Ortamda Tutulması Hakkında Tebliğde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ” ("Değişiklik Tebliği") ile, 14 Şubat 2025 tarihli ve 32813 sayılı “İşletmenin Muhasebesiyle İlgili Olmayan Ticari Defterlerin Elektronik Ortamda Tutulması Hakkında Tebliğ”e (“Tebliğ") önemli değişiklikler getirilmiştir.
-
25.9.2025
İşe İade Kararı Sonrası İşverenin Yapması Gereken Sgk İşlemleri
Kesinleşen işe iade kararını tebliğ alarak 10 iş günü içinde işe başlama iradesini işverene ileten işçiyi, İşveren işe başlatabileceği gibi işe başlatmayarak mahkeme kararında tespit edilen 4 aylık boşta geçen süre ücretinin yanı sıra işe başlatmama tazminatını da ödeyebilir. Görüldüğü üzere işverenin bu durumda iki seçimlik hakkı bulunmakla birlikte SGK nezdinde yapılacak işlemler her iki durumda da birbirinden farklıdır.