KONUT VE ÇATILI İŞYERİ KİRASI SÖZLEŞMESİ KAPSAMINDA KİRACININ GÜVENCE VERMESİNDE KANUN KOYUCU HANGİ NOKTALARA DİKKAT EDİLMESİ GEREKTİĞİNİ SÖYLÜYOR? 11 Eylül 2020
Kira sözleşmelerinde yeni dönem başladı. Depozito uygulamasına ilişkin açıklamalarımız aşağıda bulabilirsiniz
Ülkemizde uzun yıllar uygulanmış olan 6570 sayılı “Gayrimenkul Kiraları Hakkında Kanun”’, 1 Temmuz 2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı “Türk Borçlar Kanunu” ile yürürlükten kaldırılmıştır. Bu durumun yarattığı boşluk, 1 Temmuz 2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı “Türk Borçlar Kanunu” 339-356 hükümleri ile giderilmeye çalışılmıştır. 6098 sayılı “Türk Borçlar Kanunu” hükümleri, mülga 6570 sayılı “Gayrimenkul Kiraları Hakkında Kanun” ve bu kanuna yönelik doğan uyuşmazlıklar neticesinde Yargıtay’ın verdiği kararların esas alındığı görülmektedir.
6098 sayılı “Türk Borçlar Kanunu” hükümleri ile getirilen yeniliklerden birisi de konut ve çatılı işyerlerine ilişkin kira sözleşmelerinde, kiracının güvence (depozito) verme borcunun (TBK m.342) açık bir hükümle düzenlenmiş olmasıdır.
Bu hükümler dahilinde konut ve çatılı işyeri kira sözleşmelerinde kiracının vereceği güvence (depozito) ile ilgili detaylara değinerek sizlere tekrardan hatırlatmak isteriz.
Kiracının güvence vermesi nedir? Hangi amaçla bu prosedür uygulanmaktadır?
Konut ve çatılı iş yeri kirası sözleşmelerinde güvence (depozito), kira sözleşmesi sona erdiğinde kiracının kiralananaverdiği zararların giderilmesi amacıyla kira sözleşmesi kurulduğunda kiracı tarafından kiraya verene verilen çoğu zaman para veya kıymetli evraktan oluşan teminattır.
Depozitonun tek amacı ve fonksiyonu, kiraya verenin alacaklarına karşılık bir teminat teşkil etmesidir. Bunun dışında kiraya veren açısından başka bir işlevi, amacı yoktur.
Depozitonun şartları nelerdir? Kiracının depozitoyu geri alabilmesi için kira sözleşmesinin başında nelere dikkat etmesi gerekmektedir?
Öncelikle kiracının güvence verme borcunun (depozitonun) taraflar arasındaki sadece konut ve çatılı işyeri kira sözleşmesi çerçevesinde kararlaştırılmışsa uygulanacak olmasıdır.
Konut ve çatılı işyeri kira sözleşmesi dahilinde kiracıdan istenebilecek depozito bedeli 3 aylık kira bedelinden fazla kararlaştırılamaz.(TBK m.342/1). Diğer bir anlatımla, 3 aylık güvence parası azaltılabilir, fakat arttırılamaz.
Depozitonun geri alınabilmesi için dikkat edilmesi gereken en önemli husus; sözleşmede kiralananın teslim alındığı şekilde teslim edilmekte olduğunun ispatlanması gerekliliğidir. Bu itibarla; depozitonun geri alınması için en önemli deliller; yazılı kira sözleşmesi olması, bu kira sözleşmesinde kiralanan yerin teslim anındaki ayrıntılı durumu ve kiralananın ne şartlar altında kiraya verene geri teslim edileceğine yer verilmiş olması ile bu kira sözleşmesinin eki olarak kiralananın kiracıya teslim edildiği haline ilişkin görseller olduğu unutulmamalıdır. Yine kiralananın tahliye edilme anında da kiralanın kiraya verene teslim edildiğine dair bir tutanak tutulmalıdır. Aksi takdirde, kiracının kiralanana verdiği zarar verip vermediği haliyle depozitonun iade edilip edilmeyeceği konusunda taraflar arasında uyuşmazlık oluşacaktır.
Depozito bedelinin sözleşme başlangıcında kiralayan tarafından teslim alındığı nasıl ispatlanabilir?
Birçoğumuzun aklında kira sözleşmesi dahilinde kiracı tarafından verilen depozitonun kira sözleşmesi bitiminde nasıl alınacağı hakkında soru işareti bulunmaktadır.
Depozitonun alınmasına ilişkin diğer şartların oluştuğunu varsaydığımızda, kiracı tarafından depozitonun geri alınabilmesi noktasında da uygulamada bir çok sorun ortaya çıkmaktadır. Bu sorun da, kiracının güvence (depozito) verme borcunun nasıl ifa ettiği ile ilgidir. Bu bakımdan da kiracı depozitoyu kiraya verene teslim ettiğine dair bir ispat yükü altındadır. Kiracının ispat yükünü yerine getirebilmesi adına depozito olarak para veya kıymetli evrak verilmesi kararlaştırılması ve paranın bankaya vadeli tasarruf hesabına veya kıymetli evrakın bankaya depo edilerek belgelenmesi gerekecektir.
Kanun koyucu da aynı doğrultuda düşünmüştür ki TBK m.342/2 de direkt olarak şu ifadelere yer vermiştir: “Güvence olarak para veya kıymetli evrak verilmesi kararlaştırılmışsa kiracı, kiraya verenin onayı olmaksızın çekilmemek üzere, parayı vadeli bir tasarruf hesabına yatırır, kıymetli evrakı ise bir bankaya depo eder.”
Konut ve çatılı işyeri kirası sözleşmelerinde 3 ayı aşan bir depozito belirlenirse sonuçları ne olacaktır?
Doktrinde yer alan ve uygulamada da esas alınan görüşe göre TBK m. 342/1 kiracı lehine “nisbi emredici hüküm” olarak nitelendirilmektedir. Bu da şu anlama gelir: İlgili hüküm kiracının yararına olduğu noktalarda değiştirilebilir, kiraya veren lehine değiştirilmesi mümkün değildir. Yani depozito bedeli 1, 2 aylık kira bedeli olarak belirlenebilirken 4 ay ve daha fazlası olması halinde aşan miktar geçersiz olarak kabul edilecektir ve kiracı bu meblağın kendisine iade edilmesini talep edebilecektir.
Depozito neden vadeli bir tasarruf hesabına yatırılmalıdır, yatırılmamasının sonuçları nelerdir?
Kanun koyucu söz konusu güvencenin değerini koruması amacıyla kiracı tarafından yatırılan depozito bedeli kiraya verenin onayı olmaksızın çekilmemek üzere; para ise bankaya vadeli tasarruf hesabına veya kıymetli evrak ise bankaya depo edilmesini istemiştir. Böylelikle kanun koyucu teminat olarak bırakılan depozitonun enflasyon sebebiyle değerini kaybetmesinin ve menfaatler dengesinin bozulmasının önüne geçmeyi amaçlamıştır. Bu hesaba yatırılan meblağ iki tarafın rızasıyla veya icra takibinin kesinleşmesiyle ya da kesinleşmiş mahkeme kararına dayanarak iki taraftan birine verilirken (TBK m.342/2) tüm faizleriyle birlikte hak sahibinin olacaktır.
Depozito söz konusu hükümde belirtildiği gibi vadeli bir tasarruf hesabına yatırılmaz/yatırılmamış ise ve elden teslim edilmişse; bu durum kiracı açısından ispat yükünü zorlaştırsa dahi Yargıtay’ın yerleşik içtihatı doğrultusunda depozito bedeli böyle bir hesaba yatırılmışçasına üzerine faiz işleyecektir. Böylece eklenecek faiz, anaparaya ilave edilerek duruma göre kiracıya iade edilmek veya kiraya verene verilmek durumundadır.
Kiracı açısından depozitoyu geri alabilmenin şartları nelerdir? Nasıl bir yol izlenmelidir?
Kiracının sözleşme sona ererken ana borcu kiralananı aldığı şekilde veya sözleşmede yazan şekilde teslim etmektir. Örneğin; kiralanan boyalı, temiz bir şekilde teslim alınmış ise kira sözleşmesi sonunda da aynı şekilde teslim edilmesi gerekmektedir.
Depozitonun iadesi normal şartlar altında kira sözleşmesinin bitiminde yapılmalıdır. Eğer kira sözleşmesinde aksine bir düzenleme yoksa kiralanan yeri sözleşme şartlarına uygun olarak kullanan kiracı, kiralanan yeri tahliye ettiğinde kiraya verenin de depozitoyu iade etmesi gerekmektedir. Depozito için öncelikle kiraya verene başvurmak gerekmektedir. Bu başvurunun yazılı olması ispat açısından kiracının lehine olacaktır. Başvuru üzerine kiraya veren depozito ödemezse kiraya veren aleyhine icra takibi başlatılabilir.
Ülkemizdeki depozito uygulaması dikkate alındığında, genelde kira sözleşmesi sona ermiş, kiracı tahliyeyi gerçekleştirmiş ve kiracının kiralanana bir zarar vermediği anlaşıldıktan sonra iade gerçekleşecektir. Doğal olarak tarafların anlaşması halinde, güvencenin bir kısmının kiracıya, bir kısmının kiraya verene ödenmesi şeklinde de yapılabilecektir.
Diğer Haberler
-
15.12.2025
İhbar Süresinde Gerçekleşen Ücret Artışından Çalışanın Yararlanması Mümkün Müdür?
4857 Sayılı İş Kanunu'nun 17. Maddesindeki düzenleme uyarınca; belirsiz süreli iş sözleşmelerinin feshinden önce durumun diğer tarafa bildirilmesi gerekmektedir. Buna göre iş sözleşmeleri;
-
12.12.2025
Borca Batıklık ve Sermaye Kaybı Hesaplamasında Muafiyet Süresi Uzatıldı
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun ("TTK") 376'ncı maddesi, şirketlerde sermaye kaybı ve borca batıklı olma durumunu düzenlemekte olup bu durumlarda uyulacak usul ve esasları ise "6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 376'ncı Maddesinin Uygulanmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Tebliğ" ("TTK m. 376 Tebliği") ile detaylandırılmıştır.
-
8.12.2025
OFAC Nedir? Yatırımcılar İçin Stratejik Önemi Ve Uygulama Alanları
Dünya değiştikçe ve gün geçtikçe, daha da sık karşılaşmaya başladığımız terimlerden biri "OFAC". Küreselleşen dünyada uluslararası alanda yatırım yapmak isteyen kurumlar bir şekilde OFAC'a rastlıyor ya da OFAC ile temas ediyor. Zira, OFAC tarafından uygulanan bu yaptırımlar yalnızca ABD vatandaşları / menşeli şirketleri değil, ABD ile doğrudan veya dolaylı olarak ekonomik - finansal temasta olan kişileri de ilgilendiriyor. Peki nedir bu OFAC?
-
4.12.2025
Ortaklara Borçlar Ve Adat Faturası
1. Adat Nedir? Uygulamada sıklıkla işletmelerin ortaklara borç vermesi işlemi ile karşılaşılmaktadır. İşletmenin ortaklardan alacaklı hale geldiği böyle bir durumda söz konusu alacak miktarına adat faizi hesaplanması ve fatura düzenlenmesi gerekmektedir. Dolasıyla adat, işletme ile ortak/ilgililer arasında gerçekleşen borç-alacak ilişkilerinde işletme kaynaklarının kullanım süresine bağlı olarak faiz tahakkuku hesaplamak ve vergi kaybının telafi edilmesi amacıyla uygulanan bir yöntemdir. Bu hesaplamalar, transfer fiyatlandırması kurallarına uyum, vergi matrahının doğru belirlenmesi ve KDV gibi yasal yükümlülüklerin yerine getirilmesi açısından önem taşır.
-
28.11.2025
Hamiline Yazılı Pay Senetlerinin Merkezi Kayıt Kuruluşuna Bildirim Süreci Ve Yaptırımları
1. Hamiline Yazılı Pay Senetlerin Basımı ve Bildirimi 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun ("Kanun") 484. maddesi uyarınca anonim şirketlerde iki tür pay senedi bulunmaktadır: nama yazılı ve hamiline yazılı pay senetleri. Nama yazılı pay senetlerinde devir işlemi teslim ile gerçekleşirken, hamiline yazılı pay senetlerinin devri için Hamiline Yazılı Pay Senetlerinin Merkezi Kayıt Kuruluşuna Bildirilmesi ve Kayıt Altına Alınması Hakkında Tebliğ ("Tebliğ") uyarınca bazı şartlar getirilmiştir. Tebliğ kapsamında hamiline yazılı payların Merkezi Kayıt Kuruluşu ("MKK") kaydının tamamlanması, yönetim kurulu kararının alınması ve bu kararın ilgili sicil müdürlüğünde tescil ve Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde ilan ettirilmesi gerekmektedir.
-
20.11.2025
Birleşme ve Devralma İşlemlerinde Niyet Mektubu Süreci
Birleşme ve devralma ("M&A") işlemleri, hem hukuki hem ticari açıdan çok aşamalı süreçlerdir. Bu süreçte, sözleşme aşamasına geçilmeden önce sözleşme tarafları, işlem iradelerini belirlemek, ticari beklentilerini paylaşmak ve hukuki çerçeveyi oluşturmak için bir hazırlık sürecine girerler. Bu hazırlık süreci, tarafların işlem yapısına ilişkin temel ilkeleri tartıştığı, müzakere stratejilerini belirlediği ve işlem risklerini değerlendirdiği ilk aşamayı oluşturur.
-
14.11.2025
Gerekçeli Karar Hakkının İhlaline Dair Yeni Aym Kararı Resmi Gazete'de Yayınlandı
1. GİRİŞ Gerekçe, yargı kararlarında meselenin, sonuçta gösterilen şekilde çözülmesinin nedenini ve niçinini gösteren kısımdır ve hüküm vermenin bir uzantısıdır.1 Gerekçenin içeriğinin tatmin edici ve tutarlı olması, hukukî dinlenilme hakkının ve adil yargılanma hakkının sağlanması açısından mühimdir. Gerekçeli karar, mahkemenin tarafsızlığını ortaya koymakla; gerçekten, dosya içeriğine, akla ve hukuka uygun düşen bir gerekçe sayesinde taraflar davayı hangi maddî ve hukukî sebeplerden ötürü kaybettiklerini veya kazandıklarını öğrenme ve tatmin olma şansına sahip olacaklardır.
-
7.11.2025
Kapsam Dışı Personel Hakkında Anayasa Mahkemesi Kararı
22.09.2025 Tarihli Resmi Gazete 'de yayımlanan Anayasa Mahkemesi Kararında;
-
24.10.2025
Asıl ve Alt İşverenin Arabuluculuğa Birlikte Katılma Zorunluluğu Anayasa Mahkemesi Kararı ile Kaldırıldı
Çalışma hayatında iş ilişkilerinin sona ermesi sonrasında işçinin işe iade talebiyle başvurabileceği arabuluculuk sürecine ilişkin önemli bir Anayasa Mahkemesi kararı yayımlanmıştır. Anayasa Mahkemesi, 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun 3. maddesinin (15) numaralı fıkrasında yer alan, "Asıl işveren-alt işveren ilişkisinin bulunduğu hâllerde işe iade talebiyle arabulucuya başvurulduğunda, anlaşmanın gerçekleşebilmesi için işverenlerin arabuluculuk görüşmelerine birlikte katılmaları ve iradelerinin birbirine uygun olması gerekir" hükmünün Anayasa'ya aykırı olduğuna karar vermiştir. Söz konusu karar, 17 Ekim 2025 tarihli ve 33050 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanmıştır.
-
23.10.2025
Anayasa Mahkemesi Cumhurbaşkanına Döviz Ve Para Hareketlerini Sınırlama Yetkisi Veren Kanun Hükmünü İptal Etti!
15 Ekim 2025 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesi ("Mahkeme")17 Haziran 2025 tarihli, E. 2024/193, K. 2025/136 sayılı kararıyla1 ("Karar") 1567 sayılı Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında Kanun'un ("Kanun") 1. maddesini ("Kambiyo, nukut, esham ve tahvilat alım satımı ve kıymetli madenler ve kıymetli taşlarla bunlardan mamul veya bunları muhtevi her nevi eşya ve kıymetlerin alım satımı, kıymetli madenlerin rafinajı ile tüm bu eşya ve kıymetlerin, ticari senetlerin ve tediyeyi temine yarayan her türlü vasıta ve vesikaların memleketten ihracı veya memlekete ithalinin tanzim ve tahdidine ve Türk Parasının kıymetinin korunması zımnında kararlar ittihazına Cumhurbaşkanı salahiyetlidir.") iptal etmiştir.
-
21.10.2025
Borçlu Dışındaki Kişiye Ait Malların Haczi ve Hukuki Hakların Korunmas
İcra takibi sürecinde borçlunun malvarlığına dahil olmayan üçüncü kişilere ait malların haczi, uygulamada sıkça karşılaşılan ve ciddi mağduriyetlere yol açan bir durumdur. Özellikle eşler arasında mal rejimi kaynaklı belirsizlikler ile birlikte mülkiyet ilişkileri, icra işlemlerinde mülkiyetin kime ait olduğunun doğru şekilde tespitini zorlaştırmaktadır. Bu kapsamda, borçlunun eşinin veya bir başka üçüncü kişinin malı üzerine haciz tatbik edilmesi halinde başvurulabilecek hukuki koruma yollarının en önemlisi istihkak iddiasıdır.
-
20.10.2025
Rekabet Hukuku Çerçevesinde Birleşme ve Devralmalar ve Bildirim Yükümlülüğü
Birleşme ve devralmalar (M&A), şirketlerin büyüme ve yeniden yapılanma stratejilerinin merkezinde yer almaktadır. Şirketlerin gerek ulusal, gerekse uluslararası ölçekte genişleme, pazar paylarını artırma yahut yeni pazarlara giriş yapma amacına hizmet eden bu işlemler, yalnızca ekonomik ve ticari sonuçlar doğurmakla kalmayıp, aynı zamanda ilgili pazardaki rekabet dinamiklerini doğrudan etkileyebilme potansiyeli taşımaktadır. Bu sebeple, birleşme ve devralma işlemleri, pazardaki rekabet yapısını etkileyebilir. Bu özelliğinden dolayı, M&A işlemleri stratejik fırsatlar yaratırken, rekabet düzeninin sürdürülebilirliği açısından da düzenleyici otoritelerin titizlikle değerlendirdiği alanlardan biridir.
-
17.10.2025
OSB Uygulama Yönetmeliğinde Önemli Değişiklik: Katılımcılara Ek Süre İmkânı
17 Ekim 2025 tarihli ve 33050 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan "Organize Sanayi Bölgeleri Uygulama Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik" ile Organize Sanayi Bölgeleri Uygulama Yönetmeliği'ne Geçici Madde 13 eklenmiştir. Bu yeni düzenleme, yapı ruhsatı veya işyeri açma ve çalışma ruhsatı almamış OSB katılımcılarına belirli şartlar altında ek süre tanınmasına olanak sağlamaktadır.
-
15.10.2025
Ticari Defterlerin Elektronik Ortamda Tutulma Yükümlülüğünde Güncel Durum
1. GİRİŞ 20 Eylül 2025 tarihli ve 33023 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan “İşletmenin Muhasebesiyle İlgili Olmayan Ticari Defterlerin Elektronik Ortamda Tutulması Hakkında Tebliğde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ” ("Değişiklik Tebliği") ile, 14 Şubat 2025 tarihli ve 32813 sayılı “İşletmenin Muhasebesiyle İlgili Olmayan Ticari Defterlerin Elektronik Ortamda Tutulması Hakkında Tebliğ”e (“Tebliğ") önemli değişiklikler getirilmiştir.
-
25.9.2025
İşe İade Kararı Sonrası İşverenin Yapması Gereken Sgk İşlemleri
Kesinleşen işe iade kararını tebliğ alarak 10 iş günü içinde işe başlama iradesini işverene ileten işçiyi, İşveren işe başlatabileceği gibi işe başlatmayarak mahkeme kararında tespit edilen 4 aylık boşta geçen süre ücretinin yanı sıra işe başlatmama tazminatını da ödeyebilir. Görüldüğü üzere işverenin bu durumda iki seçimlik hakkı bulunmakla birlikte SGK nezdinde yapılacak işlemler her iki durumda da birbirinden farklıdır.