Türk Hukukunda Cezai Şart, Cezai Şartta İndirim ve Pratik Anlayışlar 16 Mayıs 2025
Borçlar hukukunun temel kavramlarından biri olan "cezai şart", borçlunun edimini gereği gibi ifa etmemesi hâlinde, alacaklıya sağlanan önemli bir teminat işlevi görmektedir. Sözleşme serbestisi ilkesinin bir uzantısı olarak, taraflar borcun hiç ya da gereği gibi ifa edilmemesi durumunda önceden belirlenmiş bir bedelin ödenmesini kararlaştırmak suretiyle hem ifayı teşvik etmekte hem de doğabilecek zararların ispat yükünü hafifletmektedir.

Türk Borçlar Kanunu'nda açıkça düzenlenen cezai şart kurumu, uygulamada sıkça başvurulan bir güvence aracı olmakla birlikte, hukuki niteliği, işlevi ve uygulanabilirliği bakımından çeşitli tartışmalara da konu olmaktadır. Bu çalışmada, cezai şartın hukuki niteliği ve geçerlilik koşulları ile birlikte, cezai şartta indirimin Türk hukukundaki yeri ve uygulamadaki yansımaları, doktrin görüşleri ve yargı içtihatları ışığında incelenecektir. |
II. Hukuki Çerçeve |
i. ITBK m. 179-182: Cezai Şartın Niteliği ve Fonksiyonu |
Alacaklı, sözleşmenin ihlali halinde borcun hiç veya gereği gibi ifa edilmemesi durumlarında cezai şart ile zararı ispat yükünden kurtulur ve önceden belirlenen cezai bedeli talep ederek doğrudan ve dolaylı zararlarını tazmin etme olanağı bulur. Bu hükümle, sözleşme borçlusu ifaya teşvik edilerek caydırıcı bir yaptırım oluşturulurken aynı zamanda sözleşmenin tazmin niteliği de sağlanır. TBK m. 182/II'ye göre cezai şart, asıl alacakla birlikte muaccel olur; asıl alacak düşerse cezai şart da talep edilemeyecektir. |
ii. Cezai Şartın Geçerlilik Şartları |
Cezai şartın geçerliliği hem genel sözleşme hükümlerine hem de cezai şarta özgü bazı özel koşullara bağlıdır. Türk Borçlar Kanunu'nda açıkça düzenlenen bu kurumun geçerli sayılabilmesi için, öncelikle geçerli bir asıl borç ilişkisinin bulunması, tarafların iradelerini bu yönde açıklamış olmaları ve bu irade beyanlarının kanuna, ahlâka, kamu düzenine ve kişilik haklarına aykırı olmaması gerekmektedir. |
Cezai şartın geçerliliğine ilişkin ilk koşul, taraflar arasında bu konuda açık veya örtülü bir anlaşmanın varlığıdır. Zira cezai şart, kural olarak iradi bir hükümdür ve taraflarca kararlaştırılmadıkça kendiliğinden doğmaz. Bu çerçevede, cezai şartın yazılı olarak düzenlenmesi kanunen zorunlu olmasa da uygulamada ispat kolaylığı sağladığı için yazılı şekle başvurulması yaygın bir uygulamadır. |
İkinci olarak, cezai şartın bağlı olduğu asıl edimin geçerli olması gerekir. Geçersiz bir borç ilişkisine dayandırılan cezai şart da kural olarak geçersiz kabul edilir. Ancak, istisnai olarak, asıl borç ilişkisinden bağımsız nitelikte düzenlenen bazı cezai şartların, geçerli kabul edilebileceği yönünde görüşler mevcuttur. Özellikle bağımsız (müstakil) cezai şartların varlığı hâlinde, cezai şartın kendi başına geçerliliği ayrıca değerlendirilmelidir. |
Üçüncü olarak, cezai şartın konusunun hukuka, ahlâka ve kamu düzenine aykırı olmaması gerekir. Örneğin, kanuna aykırı bir fiilin işlenmemesi karşılığında cezai şart öngörülmesi, hukuk düzenince geçersiz sayılacaktır. |
III. Cezai Şartta İndirim |
Son olarak, cezai şartın taraflar arasında orantısız bir yük doğurmayacak şekilde makul sınırlar içinde kalması gerekir. Aksi takdirde, cezai şart hükümleri borçlu aleyhine ağır sonuçlar doğurabilir ve bu durumda sözleşme serbestisi ile borçlunun korunması arasındaki dengeyi sağlamak amacıyla hâkimin indirim yetkisi devreye girer. |
i. TBK m. 182 ile Düzenlenen İndirim Yetkisi |
Cezai şartın indirilmesine ilişkin emredici kural TBK m. 182/f.3'te "Hâkim, aşırı gördüğü ceza koşulunu kendiliğinden indirir." şeklinde yer almaktadır. |
Taraflar, cezai şart edimini sözleşme özgürlüğü sınırları içinde serbestçe belirleyebilir. Genellikle belirli veya belirlenebilir bir para ödemesi şeklinde kararlaştırılan cezai şart, öncelikle TBK m. 278 uyarınca edim ve miktar açısından denetime tabidir. Ancak, cezai şart miktarı sözleşme serbestîsinin sınırlarını aşarsa, kanun koyucu tarafından doğrudan sınırlandırılabilir. Taksitle satım sözleşmelerinde azami cezai şart sınırı emredici olarak belirlenmiş olup, bu sınırı aşan cezai şartlar yasal sınıra indirilir. |
Kanun koyucu, aşırı cezai şartla güçlü tarafın zayıf tarafı istismar etmesini önlemek ve malvarlıkları arasında adil denge sağlamak için hâkime cezai şartı indirme yetkisi vermiştir. Aşırı cezai şart, borçlunun sömürülmesine ve malvarlığı dengesinin bozulmasına yol açabilir. Hâkim, aşırı cezai şartı batıl saymaz, emredici kanun hükmünden kaynaklanan yetkisi ile bedeli uygun bir miktara indirir. Hâkim, cezai şartı tamamen kaldıramaz veya edimin niteliğini değiştiremez; ancak bölünmez nitelikte bir edimin indirilmesi gerektiğinde, cezayı para miktarına çevirebilir. |
ii. TTK m. 22 kapsamında Cezai Şart Bedelinde İndirim Yetkisinin İstisnası |
TTK m. 22, tacirin cezai şartın indirilmesini talep edemeyeceğini açıkça düzenler ve hâkime cezai şartı indirme yetkisi veren TBK m. 182/f.3 hükmüne istisna oluşturur. Bu hüküm, tacir veya tacir gibi sorumlu tutulan borçluların, aşırı cezai şartın indirilmesi için mahkemeye başvuramayacağını belirtir. Böylece, taraflarca kararlaştırılan cezai şart miktarı, tacir borçlu açısından TBK m. 182/f.3'ün sağladığı indirim imkanından yararlanamaz. |
TTK m. 22, cezai şartın tacirin ticari işletmesiyle ilgili olup olmadığına dair bir sınırlama getirmez. Ancak, doktrin ve uygulamada, borcun tacirin ticari işletmesiyle bağlantılı olması gerektiği görüşü hakimdir. Bu koşul, hükmün amacına uygun bir yorum olarak kabul edilir ve tacir sıfatına sahip borçluların cezai şart indirimi taleplerini sınırlandırır. |
iii. Yargıtay'ın Cezai Şartta İndirime İlişkin Yaklaşımı |
Uygulamada Yargıtay, borçlu tacir tarafından taahhüt edilen cezai şartın, ekonomik özgürlüğü yok edip etmeyeceği, ekonomik geleceği tehlikeye düşürüp düşürmeyeceği, ahlak ve adaba aykırı bulunup bulunmayacağı gibi hususların değerlendirilmesi gerektiği yönünde kararlar vermektedir. Yargıtay, cezai şart hükümlerinin tacirler arasında daha esnek şartlar altında değerlendirileceğini, ancak fahiş nitelikte cezai şart belirlenen durumlarda hâkimin müdahale edebileceğini vurgulamaktadır. Özellikle şu ölçütler önem arz eder: |
|
iv. Cezai Şarta İlişkin Sözleşmeye Eklenebilecek Koruyucu Hükümler |
|
|
|
v. Sonuç ve Değerlendirme |
Türk hukukunda cezai şart, tarafların sözleşme serbestisi çerçevesinde özgürce kararlaştırabileceği bir husus olmakla birlikte; TBK, TTK ve hükümleriyle belirli sınırlar dahilinde şekillenmektedir. Özellikle son yıllarda Yargıtay, sözleşmenin taraflarının tacir olması durumunda dahi cezai şart hükümlerine makuliyet denetimi uygulamaktadır. Burada öne çıkan temel kıstaslar, cezai şartın tarafın ekonomik bütünlüğünü tehdit edecek derecede aşırı olup olmadığı, tarafların pazarlık sürecinde serbest iradeyle mi hareket ettikleri ve cezai şartın sözleşmenin genel dengesine uyumlu olup olmadığıdır. |
Özellikle ticari sözleşmelerde cezai şartın geçerliliği fahişlik, ekonomik yıkım ve taraf iradelerinin dengesine göre değerlendirilmektedir. Bu bakımdan, sözleşme hazırlık sürecinde cezai şartların toplam sözleşme bedeli, sözleşmeden tarafların beklediği fayda ile orantılı belirlenmesi, tavan sınırların açıkça yazılması ve taraflar arasında gerçek bir pazarlık süreci yürütüldüğünün sözleşme belgeleriyle ortaya konulması uygulamada tenkis riskini azaltmaktadır. |
Uyuşmazlıkların çözümü sürecinde ise, cezai şartın tenkisine yönelik savunmalar yapılırken mahkemeye sunulan belgelerin niteliği belirleyici olmaktadır. Bu kapsamda, taraflar arasındaki pazarlık süreci belgeleri, ekonomik veriler (bilançolar, finansal tablolar), ticari dengeyi bozan nedenler ve tarafların işlem hacmi gibi unsurlar dikkate alınarak savunma yapılmalıdır. Özellikle, cezai şartın tacir taraf için ekonomik mahva yol açacağına ilişkin iddialar somut ekonomik verilerle desteklenmelidir. |
Sonuç olarak, cezai şart hükümleri günümüzde sözleşme pratiğinde halen etkili bir güvence aracı olmaya devam etmektedir. Ancak hazırlık ve uygulama sürecinde gereken özen gösterilmediğinde, taraflar için ciddi tenkis riskleri ve ihtilaflar ortaya çıkmaktadır. Güncel Yargıtay kararları ışığında, sözleşme hazırlayıcılarına düşen görev, cezai şartları yalnızca caydırıcı değil, aynı zamanda ekonomik denge ve taraf iradelerini yansıtan bir anlayışla kaleme almaktır. Böylece, cezai şart hükümleri, taraflar arasındaki hukuki güvenlik ortamını güçlendirirken, doğması muhtemel uyuşmazlıkların da önünü kesecektir. |
In conclusion, penalty clauses continue to be an effective security instrument in contract practice today. However, when due diligence is not exercised in the preparation and implementation process, serious risks and disputes arise for the parties. In light of the recent Court of Cassation decisions, the duty of contract drafters is to draft penalty clauses in a manner that is not only deterrent, but also reflects the economic balance and the will of the parties. Thus, penalty clauses will strengthen the legal security environment between the parties and prevent possible disputes. |
||
_____________________________ 2 Tekinay/ Sermet Akman/ Haluk Burcuoğlu/ Atilla Altop, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, İstanbul, Filiz Kitabevi, 1993, s. 341 vd. 3 M. Kemal Oğuzman / Turgut Öz, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, C.II, 11. Bası, İstanbul, Vedat Yayıncılık, 2014, s. 536; Bkz. IV. Bölüm, C, 2. 4 Tacir tanımından, Türk Ticaret Kanunu (TTK) m. 12 uyarınca bir ticari işletmeyi kısmen dahi olsa kendi adına işleten gerçek veya tüzel kişinin anlaşılması gerekir. Tacir sıfatı, ticari işletme kavramına dayanır ve gerçek kişilerde bu işletmenin kendi adına işletilmesi şarttır; ancak, TTK m. 12/f.2'deki özel durumlar dışında ticaret siciline kaydolma, bu sıfatın kazanılması için zorunlu değildir. Tüzel kişilerde ise ticaret şirketleri doğrudan, dernekler ticari işletme işlettiklerinde, kamu tüzel kişileri ise belirli şartlarla tacir sayılır (TTK m. 16). Tacirler, faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmekle yükümlü olup (TTK m. 22), aşırı cezai şartın indirilmesi gibi himaye hükümlerinden yararlanamazlar. Tacir sıfatı, cezai şart taahhüdünün kararlaştırıldığı anda belirlenir ve iyi niyetli üçüncü kişilere karşı sorumluluk doğurur. Bu çerçevede, tacir kavramının, ticari işletme faaliyetine dayalı bir sıfat olarak anlaşılmalıdır. English: Pursuant to Article 12 of the Turkish Commercial Code (TCC), a merchant is a natural or legal person who operates a commercial enterprise, even partially, on its own behalf. The title of merchant is based on the concept of commercial enterprise, and in the case of natural persons, this enterprise must be operated on their own behalf; however, registration with the trade registry is not mandatory for the acquisition of this title, except for the special circumstances under Article 12/f.2 of the TCC. As for legal entities, commercial companies are deemed merchants directly, associations are deemed merchants when they operate commercial enterprises, and public legal entities are deemed merchants under certain conditions (Art. 16 TCC). Merchants are obliged to act as a prudent businessman in their activities (Art. 22 TCC), and cannot benefit from protection provisions such as the reduction of excessive penal clauses. The merchant status is determined at the time of the penal clause commitment and gives rise to liability against bona fide third parties. In this framework, the concept of merchant should be understood as a title based on commercial enterprise activity. 5 Yarg. 11. HD., 10.03.1997 T., 1997/1132 E., 1997/1439 K. sayılı kararı. "...Gerek Borçlar Kanunu'nda gerekse Ticaret Kanunu'nda sözleşme serbestîsi ilkesi benimsenmiştir. Tarafların, cezai şartı diledikleri şekilde tespit etmeleri mümkündür. Ticaret Kanunu'nun 24. Maddesi, tacir sıfatı bulunan borçlunun taraflarca tayin edilen ücret ve cezanın fahiş olduğunu ileri sürerek indirim talep edemeyeceğini hükme bağlamıştır. Ancak bu ceza tacirin ekonomik olarak yıkımına neden olacak bir miktar da ise bu halde cezai şart Borçlar Kanunu'nun 19 ve 20. Maddeleri hükümleri gözetilerek ahlak ve adaba aykırılık nedeniyle indirime tabi tutulabilir. O halde, tarafların tacir oldukları, cezai şartın tahsili halinde davalının ekonomik açıdan yıkıma uğrayacağı yönünde bir savunma bulunmadığı dikkate alınmadan ve hiçbir gerekçe gösterilmeden yazılı şekilde re'sen cezai şartın tenkisine karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bozulması gerekmiştir..." gerekçeleriyle tacir sıfatını haiz davalının cezai şartın ekonomik açıdan yıkımına neden olacağı yönünde bir savunmasının olmadığını belirterek mahkeme tarafından yapılan re'sen indirimi yerinde görmeyerek bozma kararı vermiştir. Aynı doğrultuda Yarg. 6. HD., 18.12.2024 T., 2023/2637 E., 2024/4977 K. Sayılı kararı ''...Bu durumda mahkemece yapılacak iş; dosya kapsamı ve tarafların ticari defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırmak suretiyle hükmolunacak cezanın davacının ekonomik olarak mahvına sebep olup olmadığını belirlemek, mahvına sebep olacak olması halinde makul oranda indirim yapmak suretiyle cezaya hükmederek oluşacak sonuç dairesinde karar vermekten ibaret olup, bu hususlar gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, kararın bozulması uygun görülmüştür.'' Gerekçeleri ile tacir sıfatına haiz davacının cezai şartın ödenmesi halinde ekonomik olarak yıkımına sebep olup olmayacağı incelenmeden verilen kararın bozulmasına karar verilmiştir. English: According to Court of Cassation 11th Civil Chamber decision dated 10.03.1997, docket number 1997/1132 and 2021/6899, and merit number 1997/1439 it was decided that the title of merchant, did not have a defense that the penalty clause would cause economic destruction. Therefore the Court of Cassation did not find the ex officio reduction made by the court appropriate and made a decision of overturning. "...Both the Code of Obligations and the Commercial Code adopt the principle of freedom of contract. It is possible for the parties to determine the penal clause as they wish. Article 24 of the Commercial Code stipulates that the debtor, who has the title of merchant, cannot request a reduction by claiming that the fee and penalty determined by the parties are excessive. However, if this penalty is in an amount that will cause the economic destruction of the merchant, then the penal clause may be subject to reduction due to breach of morality and decency, taking into account the provisions of Articles 19 and 20 of the Code of Obligations. In that case, without taking into account that the parties are merchants, that there is no defense that the defendant will be economically ruined in case of collection of the penalty clause and without any justification, it was not deemed correct to decide to reduce the penalty clause ex officio in writing, and the judgment had to be annulled.." In the same direction Court of Cassation 6th Civil Chamber decision dated 18.12.2024, and numbered 2023/2637 (docket) 2024/4977 (merit) it was decided to overturn the decision rendered without examining whether the plaintiff, who has the title of merchant, will be economically ruined if the penalty clause is paid. "..In this case, the work to be done by the court consists of determining whether the penalty to be imposed by having an expert examination on the scope of the file and the commercial books of the parties, determining whether the penalty to be imposed will cause the plaintiff's economic ruin, and if it will cause the plaintiff's economic ruin, to decide on the result to be formed by imposing a penalty by making a reasonable discount, and it was not correct to make a written decision without considering these issues, and it was deemed appropriate to revoke the decision.'' 6 Yarg. 3.HD.,13.12.2021T., 2021/6899E., 2021/12850 K.,''...Tacirler bakımından kararlaştırılan ceza tutarı borçlunun iktisaden arsılmasına, çöküntüye uğramasını mucip olacak ise kaldırma veya indirim isteyebileceği Yargıtay HGK'nın 2014/19-743 E. 2016/437 K., Dairemizin 2019/6040 E. 2020/2033 K. ve 2017/15056 E. 2017/17040 K. sayılı kararları ile istikrarlı olarak kabul edilmektedir. Taraflar tacir olmakla ticaret hukukunda cezaî şart, miktarı yönünden sadece, Türk Borçlar Kanunu'nun 27. maddesindeki "ahlâka aykırılık" kavramı ile sınırlanmış bulunmaktadır. Buna göre; cezai şart miktarı tacirin, iktisaden mahvına neden olacak ve onun eskisi gibi ticarî faaliyetini devam ettirmesine imkân tanımayacak derecede ağır ve yüksek ise, o zaman böyle bir cezaî şartı ahlâk ve adaba aykırı bir şart olarak kabul ederek, kısmen veya tamamen iptali cihetine gitmek mümkündür...'' English: Court of Cassation, 3rd Civil Chamber, Decision dated 13.12.2021, File No: 2021/6899, Decision No: 2021/12850:"It has been consistently accepted by the Court of Cassation General Assembly (Case No: 2014/19-743, Decision No: 2016/437) and by our Chamber (Case No: 2019/6040, Decision No: 2020/2033 and Case No: 2017/15056, Decision No: 2017/17040) that, in commercial transactions, where the amount of the agreed penal clause is of such magnitude that it would cause the debtor's severe financial distress or lead to their economic collapse, the debtor may request a reduction or cancellation of the penalty. Since both parties are merchants, the enforceability of a penal clause in commercial law is limited solely by the concept of 'immorality' as defined in Article 27 of the Turkish Code of Obligations. Accordingly, if the amount of the penal clause is so excessive and disproportionate that it would result in the merchant's financial ruin and prevent them from continuing their commercial activities as before, such a penal clause may be deemed contrary to morality and public order, and thus may be annulled partially or entirely. 7 Kenan Tunçomağ, Türk Hukukunda Cezai Şart, İstanbul, Baha Matbaası, 1963, s. 146; Cevdet İlhan Günay, Cezai Şart, Ankara, 2002, s.182; Köksal Kocaağa, Türk Özel Hukukunda Cezai Şart, Ankara, Yetkin Yayınları, 2003, s. 231. 8 Hilal Gülseven, Türk Hukukunda Cezai Şartın İndirilmesi, İstanbul Üniversitesi, 2015, s. 103 |
Diğer Haberler
-
13.5.2025
ABD Gümrük Tarifeleri ve M&A İşlemlerine Etkisi Üzerine Değerlendirme
ABD Başkanı Donald Trump, yakın zamanda "ekonomik bağımsızlık bildirgesi" olarak bir açıklamada bulundu. Buna göre de, tüm ülkelere karşılık esasına dayalı bir gümrük tarifesi yürürlüğe girdi. Türkiye için bu ek vergi oranı %10 olarak, yani, asgari oranda belirlendi
-
12.2.2025
EPDK Kararı: Elektrik Piyasası Şirketlerine Yabancı Yatırımcıya Pay Devirlerinde Sermaye Artırım Yükümlülüğü
1. Mevcut Düzenleme Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu ("EPDK" veya "Kurum") tarafından, elektrik piyasasında faaliyet gösteren şirketlerin sermayelerinde gerçekleşecek pay devirleri, Elektrik Piyasası Lisans Yönetmeliği'nin ("Yönetmelik") 57. maddesinde düzenlenmektedir.
-
29.1.2025
Türk Rekabet Kurulu 2024 Yılı Birleşme Ve Devralma Görünüm Raporu Yayımlandı
Türk Rekabet Kurumu, Rekabet Kurulu tarafından 2024 yılında gerçekleştirilen birleşme, devralma ve özelleştirme işlemlerine ilişkin raporunu ("Rapor") 7 Ocak 2025 tarihinde yayımladı.
-
17.1.2025
Halka Arz Şartlarında Mali Eşikler 2025 Yılı İçin Güncellendi
2025 yılı için Halka arz işlemlerinde aranan mali sınırlar hem Sermaye Piyasası Kurulu ("SPK") hem de Borsa İstanbul ("BIST") tarafından güncellendi. İşte dikkat çekici yenilikler;
-
22.11.2024
Elektronik Ortamda Açık Artırma Suretiyle Satış Usulü ve 9. Yargı Paketiyle Getirilen Yeni Düzenlemelerin Hukuki Boyutu
9. Yargı Paketi kapsamında yapılan düzenlemelerle birlikte, elektronik ortamda haczedilen malların satışı, İcra ve İflas Kanunu'nun 111/b maddesi kapsamında yeni bir yasal çerçeveye oturtulmuştur. Haczedilen malların satış işlemleri, Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi'ne (UYAP) entegre bir elektronik satış portalında açık artırma suretiyle gerçekleştirilmektedir. Ancak yasadaki boşluklar nedeniyle satış işlemlerinin nasıl gerçekleştirileceğine dair net bir uygulama sergilenememekteydi. Kanun koyucular tarafından elektronik satışa yönelik 8. ve 9. Yargı Paketi'nde yasaya eklemeler yapılması ve oluşturulan düzenleme, gerek icra süreçlerinin hızlandırılması gerekse satış işlemlerinin daha güvenli ve şeffaf bir ortamda yapılması açısından önemli bir adım olarak değerlendirilmektedir.
-
15.11.2024
7531 Sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Yayımlandı
Kamuoyu nezdinde 9. Yargı Paketi olarak da bilinen 7531 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun1 ("Kanun"), 14.11.2024 tarih ve 32722 sayılı Resmî Gazete'de yayınlanmış olup 17 farklı kanunda önemli değişiklikler barındırmaktadır.
-
13.11.2024
Kira Sözleşmelerinde E-Devlet Dönemi Başladı!
Hazine ve Maliye Bakanlığı ("Bakanlık"), 2022 yılında yürürlüğe koyduğu 2023-2025 dönemini kapsayan Kayıt Dışı Ekonomiyle Mücadele Eylem Planı'nda ("Eylem Planı") tarafların karar alma süreçlerini desteklemek ve risk analizi çalışmalarını yürütmek üzere kira sözleşmelerinin e-Devlet kapısı üzerinden düzenlenmesini sağlayacaklarını duyurmuştu. Bu çalışmanın birinci aşaması 4 Kasım 2024 tarihi itibariyle e-Devlet kapısı üzerinden uygulamaya konulmuş olup ikinci aşamasının ise yıl sonunda uygulamaya konulacağı öngörülmektedir.
-
11.11.2024
Dijitalleşen Piyasalarda Yeni Dönem: Rekabet Kurumu'nun 2024-2028 Stratejik Planı Yayınlandı
Rekabet Kurumu ("Kurum"), dijitalleşmenin hızla dönüştürdüğü piyasa dinamiklerine uyum sağlamak ve rekabetçi bir ekonomik düzeni korumak amacıyla 2024-2028 Stratejik Planı'nı ("Stratejik Plan") yayınladı. Stratejik Plan, küresel rekabet ortamında yaşanan değişimlerin etkisiyle dijital piyasalarda oluşan yeni düzenlemeler ve gelişen teknolojiler ekseninde hazırlandı. Kurum, bu sayede piyasaların adil ve rekabetçi kalmasını sağlamayı hedefliyor. Ayrıca tüketici refahının artırılmasına odaklanılacağı açıkça belirtiliyor.
-
31.10.2024
Standart Sözleşme Bildirim Modülü Hakkında Kamuoyu Duyurusu Yayımlandı
Standart Sözleşme Bildirim Modülü Hakkında Kamuoyu Duyurusu 24.10.2024 tarihinde Kişisel Verileri Koruma Kurumu'nun ("Kurum") internet sitesinde yayımlanmıştır. Kişisel Verileri Koruma Kurulu'nun ("Kurul") 17.10.2024 tarihli ve 2024/1793 sayılı kararıyla, standart sözleşme bildirim süreçlerinin daha hızlı ve etkin bir biçimde yürütülebilmesi amacıyla "Standart Sözleşme Bildirim Modülü" (Modül) oluşturulmuş ve bildirimlerin Modül üzerinden internet ortamında da yürütülebilmesine karar verilmiştir.
-
28.10.2024
Araştırma Şirketlerine Uyarı; Önce Aydınlat Sonra Onay Al
Kişisel Verileri Koruma Kurumu'na ("Kurum") yapılan birden fazla şikâyet sonrası, Kurum "Araştırma Şirketlerinin İstatistiksel Araştırma Yapmak Amacıyla "Rastgele Numara Çevirme ile Telefon Mülakatı Yöntemi" Kullanarak Gerçekleştirdikleri Kişisel Veri İşleme Faaliyetleri" hakkında bir Kamuoyu Duyurusu ("Kamuoyu Duyurusu") yayımlamıştır.
-
21.10.2024
AB Veri Yasası
Dijitalleşmenin oldukça büyük bir hız kazandığı günümüzde, veri paylaşımı ve yönetimi tüm sektörler için hayati bir önem taşımaktadır. Bu bağlamda, Avrupa Birliği; veri paylaşımına ilişkin düzenlemeleri yeniden şekillendiren AB Veri Yasası'nı kabul etmiştir. Yasa, dijital cihazlar ve hizmetler tarafından üretilen verilerin daha geniş ölçekte kullanılmasını amaçlarken, adil bir veri ekonomisi için yeni kurallar getirmektedir.
-
2.10.2024
2023/1115 Sayılı Ormansızlaşmanın Önlenmesine ilişkin Yönetmelik ve Avrupa Birliği'ne Ürün İhraç Eden Şirketlerin Dikkat Etmesi Gereken Kurallar
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü verilerine göre 1990 ile 2020 yılları arasındaki 30 yıllık dönemde dünya ormanlarının 178 milyon azaldığı tespit edilmiştir. Ormansızlaşmanın en büyük sebeplerinden biri ise tarım ürünlerin üretimi ve hayvancılık faaliyetleri için tarım arazilerinin genişletilmesidir. Avrupa Birliği, ormansızlaşmanın önlenmesi ve ormanların bozulmasının önlenmesi için 29 Haziran 2023 tarihinde 2023/1115 Sayılı Ormansızlaşmanın Önlenmesi Yönetmeliği'ni Avrupa Birliği Resmi Gazetesi'nde yayımlamıştır.
-
1.10.2024
İklim Açıklama Kuralı
Yaşanabilir bir çevre ve dünyamızın geleceği için, sürdürülebilirlik ve ekosistemin korunması her geçen gün daha büyük bir önem kazanmaktadır. Bu çerçevede devletler, ekosistemi en çok etkileyen aktörlerden biri olan şirketler için birtakım çevresel raporlama standartları getirmektedir.
-
26.7.2024
Ulusal Yapay Zeka Stratejisi 2024 - 2025 Eylem Planı Yürürlüğe Girdi
Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi, 12. Kalkınma Planı çerçevesinde ve Türkiye'nin yapay zekâ alanındaki ilerlemelerini daha da ileriye taşımak ve belirlenen hedeflere ulaşmak amacıyla Ulusal Yapay Zekâ Stratejisi 2024-2025 Eylem Planını ("Eylem Planı") yayımladı.
-
30.5.2024
7511 Sayılı Kanun ile Türk Ticaret Kanuna Getirilen Önemli Değişiklikler
Türk Ticaret Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ("Kanun") 29 Mayıs 2024 tarihli ve 32560 sayılı Resmi Gazete'de yayımlandı.