Parmak İzi Kayıt Sistemine İlişkin Anayasa Mahkemesi Kararı Yayımlandı! 26 Nisan 2022

Çalışma hayatında işverenler tarafından özellikle çalışanların işe giriş kayıtlarının parmak izi, yüz, avuç içi veya retina tarama yöntemleri ile denetlenmesi noktasında Anayasa Mahkemesi yeni bir karara imza atmıştır. Anayasa Mahkemesi’nin parmak izi kayıt sistemi ile mesai takibi yapılmasının kişisel verilerin korunması hakkını ihlal ettiğine yönelik 10.03.2022 tarihli kararı, 19 Nisan 2022 tarih ve 31814 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanmıştır.

Olay akışını özetlemek gerekirse; Söke Belediye Başkanlığında devlet memuru olarak çalışan başvurucu, kurumda parmak izi sistemi ile mesai takibine başlanması nedeniyle çalıştığı kuruma söz konusu uygulamanın kaldırılması için başvurmuştur. Başvurunun kurum tarafından reddedilmesi üzerine İdare Mahkemesinde bahse konu idari işlemin kaldırılması için dava açmıştır.

İdare Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı kurum tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Bölge İdare Mahkemesi istinaf başvurusunun kabulü ile kesin olarak davanın reddine karar vermiştir.

Bunun üzerine başvurucu, parmak izi kayıt sistemi ile mesai takibi yapılması nedeniyle özel hayata saygı hakkı kapsamındaki kişisel verilerin korunmasını isteme hakkının ihlal edildiğini ileri sürerek Anayasa Mahkemesine başvurmuştur.

Anayasa’nın 20. Maddesi uyarınca kişisel veriler ancak kanunda öngörülen hallerde veya kişinin açık rızasının mevcut olması halinde işlenebilmektedir. Buna paralel olarak, 6698 Sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’nun (“Kanun”) 6. Maddesinde bazı kişisel veri gruplarına özel bir önem atfedilmiş ve bunların ancak kişinin açık rıza göstermesi halinde ya da başkaca bir kanunda açıkça öngörülmesi hâlinde işlenebileceği belirtilmiştir. Bu hususta verilecek olan rızanın “açık rıza” olarak nitelendirilebilmesi için ise işlenecek kişisel verinin kapsamı, amacı, sınırları ve sonuçları hakkında veri sahibinin önceden yeterli bir biçimde bilgilendirilmesi, meşru bir amacın varlığı, kişisel verilerin korunması hakkında daha az bir müdahale ile meşru amacı gerçekleştirmeye yönelik başka bir yöntemin olmaması ve sadece amaçla sınırlı olarak işlenmesi gerektiği vurgulanmıştır. Dolayısıyla kişisel verilerin işlenmesinin ilgili kişinin iznine bağlı olarak gerçekleştirilse ve belirli bir amaca bağlı olsa bile açık rıza alınarak ilerlenmesinin aşırı miktarda veri toplanmasını meşrulaştırmayacağının, ölçülülük ilkesi ışığında ilgili kişilerden minimum düzeyde veri talep etme ilkesi ile uyumlu olmayacağının da altı çizilerek Kişisel Verileri Koruma Kurumu ile bu konudaki görüşünün aynı yönde olduğu belli edilmiştir.

Anayasa Mahkemesince konu ile ilgili mevzuat incelendiğinde 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu uyarınca devlet memurlarının çalışma saatleri ile günlük çalışma saatlerinin başlama ve bitme saatlerinin idare tarafından kontrol edilebilmesine ilişkin hükmün mevcut olduğu görülmekle birlikte bu kontrolün nasıl sağlanacağına ilişkin herhangi bir yöntemin yer almadığı görülmüştür. Benzer şekilde 5393 sayılı Belediye Kanunu’nda da belediye başkanına belediye teşkilatını sevk ve idare etme yetkisi tanınmış fakat bu yetkiyi kullanma kapsamı belirlenmemiştir. Bu durumda, başkaca kanunlarda işe giriş çıkış takibi kapsamında biyometrik verilerin işlenebileceğine dair açık bir düzenleme olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

Sonuç olarak, Anayasa Mahkemesi kanuni dayanağı olmaksızın özel nitelikli kişisel verilerin idare tarafından işlenmesi nedeniyle özel hayata saygı kapsamındaki kişisel verilerin korunmasını isteme hakkının ihlal edildiği sonucuna ulaşmış ve biyometrik verinin mesai takibi gibi amaçlarla işlenmesine olan negatif yaklaşımını açıkça ortaya koymuştur.

Kararın tam metnine aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz:

https://www.resmigazete.gov.tr/ eskiler/ 2022/ 04/ 20220419-7.pdf

 

Diğer Haberler