İŞYERİ KİRA SÖZLEŞMELERİNDE YENİ DÖNEM 29 Mayıs 2020
Türk Borçlar Kanunu’nda yer alan bazı maddeler 01/07/2020 tarihinden sonra yürürlüğe girecektir. Kira ilişkisinin düzenlendiği bu maddeler yürürlüğe girdikten sonra neler değişecek?
2012 yılında yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda (“TBK”), yer alan tüm maddeler aynı tarihte yürürlüğe girmemiş kiraya ilişkin bazı maddelerin yürürlük tarihi 01/07/2020 ye bırakılmıştır. Peki ama Kira ilişkisinin düzenlendiği bu maddelerin uygulanmasına sayılı gün kalmışken bu tarihten sonra neler değişecek, bu değişimden kimler etkilenecek?
Kiraya ilişkin Yürürlük tarihi ertelenen maddelerin uygulama alanı bulabilmesi için ilk şart, kiracının, tacir veya tüzel kişi olmasıdır. Kiraya veren ise, bir gerçek kişi olabileceği gibi, tacir veya tüzel kişi de olabilecektir, diğer bir ifade ile kiraya verenin sıfatı ertelenen hükümler bakımından önemli değildir.
İkinci şart ise, kiralanan yerin, işyeri kirasına konu olmasıdır. Kiralanan yerin kiracının ekonomik faaliyetlerine veya mesleğinin icrasına hizmet etmesi halinde kira sözleşmesinin işyeri kirası niteliğinde olduğu kabul edilmektedir. Kiracının mesleki ve ekonomik faaliyetleri ile bağlantılı olduğu sürece, buranın mutlaka ticari faaliyetlerinin merkezi olması zorunlu değildir. Bu anlamda bir yerin satış ofisi, atölye ya da üretilen malların saklanması için depo olarak kiralanması durumunda da bir işyeri kirası mevcut olacaktır. Ancak bu kullanım amacın açıkça veya zımnen kira sözleşmesine yansımış olması gerekmektedir.
Bu iki şart gerçekleştikten sonra uygulanabilecek yeni hükümler;
- 8 yıl süreyle ertelenen maddelerden ilki kira ilişkisinin devrini düzenleyen 323. Maddedir.
1.07.2020 tarihinden itibaren “Kiracı, kiraya verenin yazılı rızasını almadıkça, kira ilişkisini başkasına devredemez. Kiraya veren, işyeri kiralarında haklı sebep olmadıkça bu rızayı vermekten kaçınamaz.” düzenlemesi yürürlüğe girecek olup, İşbu hüküm ile işyeri kira sözleşmesinin devri, kiralayanın inisiyatifine bırakılmış, haklı bir sebep olmadıkça kiraya verenin devre rıza göstermesi gerektiği belirtilmiştir. - Diğer ertelenen bir madde olan 325. Madde ile erken fesih halinde, kiracı, sözleşme gereğince geriye kalan tüm kira bedellerinden değil, sözleşme konusu yerin benzer koşullarda kiraya verilebileceği makul bir süre için sorumlu olacağı ilkesi benimsenmiştir. Bu süre uygulamada mahkemeler tarafından yargılama esnasından atanan bilirkişiler aracılığıyla belirlenmekte, erken feshedilen sözleşmeye konu gayrimenkulün ne kadar sürede kiraya verileceği tespit edilmekte ve erken fesih kararı veren kiracı sadece bu süreye ait kira bedelini ödemek durumunda kalmaktadır.
- Diğer bir madde olan TBK’nın 331. ile, taraflardan her biri, kira ilişkisinin devamını kendisi için çekilmez hale getiren önemli sebeplerin varlığı durumunda yasal fesih bildirim süresine uymak kaydı ile kira sözleşmesini feshedilebilecektir. Bu olağanüstü fesih halinde maddi tazminat olup olmayacağını veya tutarını hakim durum ve koşullara göre karara bağlayacaktır.
- Yürürlüğe girecek olan TBK’nın 340 maddesin ile de “Konut ve çatılı işyeri kiralarında sözleşmenin kurulması ya da sürdürülmesi, kiracının yararı olmaksızın, kiralananın kullanımıyla doğrudan ilişkisi olmayan bir borç altına girmesine bağlanmışsa, kirayla bağlantılı sözleşme geçersizdir.” hükmü getirilmiştir. Örneğin uygulamada sadece kiraya verenin risklerine yönelik bir sigorta sözleşmesi yapılması kira sözleşmesi ile birlikte zorunlu tutulmaktadır. Oysa kiralanan yerin zarar görmesi halinde işbu yeri kiralayanının kullanıma hazır bulundurma ve eski hale getirme yükümlülüğü ve kiraya verendedir. TBK’nın 340. maddesi ile bu tarz bağlı sözleşmeler geçersiz olacaktır.
- Uygulanacak olan diğer bir hüküm ise, Kiracının güvence (Depozit) vermesini düzenleyen TBK’nın 342. Maddesidir. Madde kapsamında; konut ve çatılı işyerlerinde uygulanacak bu hükümde kiraya verenin, kiracıdan 3 aylık kira bedelini aşmayacak miktarda güvence isteyebilmesi imkanı kabul edilmiştir. 3 aylık kira bedeli miktarında güvence bedeli para ya da kıymetli evrak olarak sağlanabilecektir. Ancak burada, güvence bedelinin bir bankaya yatırılması/depo edilmesi zorunlu hale getirilmiştir. Bankaya yatırılan/depo edilen güvence bedeli ancak sözleşmenin tarafları olan kiracı ve kiraya verenin rızasıyla veya icra takibinin kesinleşmesi ya da kesinleşmiş mahkeme kararına dayanılarak geri verilebilecektir. Ek olarak, ilgili maddede güvence bedelinin para veya kıymetli evrak olabileceği belirtilmişse de bu yönde bir zorunluluk öngörülmemiş olup, sadece miktar itibariyle bir sınırlama getirilmiştir. Bu nedenle 3 aylık kira bedelini geçemeyecek olan güvence bedelinin, teminat mektubu ile giderilebileceğini düşünmekteyiz.
- Diğer bir maddemiz “Kira Bedeli” ana başlığında düzenlenmiştir. TBK 343. Maddesinde kira bedelinin belirlenmesine ilişkin düzenlemede; bir yıl ve daha uzun süreli kira sözleşmeleri ve yenilenen kira dönemlerinde uygulanacak kira bedeline ilişkin anlaşmaları, bir önceki kira yılında TÜFE’deki yıllık ortalamaya göre yıllık değişim oranını geçmemek koşuluyla geçerli olacağı belirtilmiştir. Taraflar arasında akdedilmiş olan sözleşmelerde bir anlaşma yapılmamışsa, kira bedeli, önceki yılın TÜFE’deki yıllık ortalamaya göre değişim oranını geçmemek koşuluyla hakim tarafından, kiralananın durumu göz önüne alınarak hakkaniyete göre belirlenecektir. Taraflar arasında 5 yıldan daha uzun süre veya 5 yıldan sonra yenilenen kira sözleşmesi var ise; yeni kira yılında uygulanacak kira bedeli; hakim tarafından TÜFE’deki yıllık ortalamaya göre yıllık değişim oranı, kiralananın durumu ve emsal kira bedelleri göz önünde tutularak hakkaniyete uygun şekilde belirlenecektir.
- TBK’nın 346. Maddesi ile getirilen düzenleme ile ise kira sözleşmelerinde kira bedelleri ve yan giderler dışında başkaca bir ödeme yükümlüğünün getirilemeyeceği, özellikle kira bedelinin süresinde ödenmemesi halinde ceza koşulu veya sonraki kira bedellerinin muaccel olacağına ilişkin anlaşmaların geçersiz nitelikte olacağı açıkça belirtilmiştir. Ancak bu hüküm kira bedellerinin ödenmesinde gecikmeye bağlı olarak işleyen faizlerin talep edilmesini engellemeyecektir.
- Dava sebeplerinin sınırlılığı, TBK’nın 354. Maddesinde düzenlenmiş, bu düzenleme ile kira sözleşmesini dava yoluyla sona erdiren hükümlerin kiracı aleyhinde değiştirilemeyeceği belirtilmiştir. Kiracı Kanun'da öngörülmeyen herhangi bir sebeple tahliye edilemeyecektir.
Diğer Haberler
-
15.12.2025
İhbar Süresinde Gerçekleşen Ücret Artışından Çalışanın Yararlanması Mümkün Müdür?
4857 Sayılı İş Kanunu'nun 17. Maddesindeki düzenleme uyarınca; belirsiz süreli iş sözleşmelerinin feshinden önce durumun diğer tarafa bildirilmesi gerekmektedir. Buna göre iş sözleşmeleri;
-
12.12.2025
Borca Batıklık ve Sermaye Kaybı Hesaplamasında Muafiyet Süresi Uzatıldı
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun ("TTK") 376'ncı maddesi, şirketlerde sermaye kaybı ve borca batıklı olma durumunu düzenlemekte olup bu durumlarda uyulacak usul ve esasları ise "6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 376'ncı Maddesinin Uygulanmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Tebliğ" ("TTK m. 376 Tebliği") ile detaylandırılmıştır.
-
8.12.2025
OFAC Nedir? Yatırımcılar İçin Stratejik Önemi Ve Uygulama Alanları
Dünya değiştikçe ve gün geçtikçe, daha da sık karşılaşmaya başladığımız terimlerden biri "OFAC". Küreselleşen dünyada uluslararası alanda yatırım yapmak isteyen kurumlar bir şekilde OFAC'a rastlıyor ya da OFAC ile temas ediyor. Zira, OFAC tarafından uygulanan bu yaptırımlar yalnızca ABD vatandaşları / menşeli şirketleri değil, ABD ile doğrudan veya dolaylı olarak ekonomik - finansal temasta olan kişileri de ilgilendiriyor. Peki nedir bu OFAC?
-
4.12.2025
Ortaklara Borçlar Ve Adat Faturası
1. Adat Nedir? Uygulamada sıklıkla işletmelerin ortaklara borç vermesi işlemi ile karşılaşılmaktadır. İşletmenin ortaklardan alacaklı hale geldiği böyle bir durumda söz konusu alacak miktarına adat faizi hesaplanması ve fatura düzenlenmesi gerekmektedir. Dolasıyla adat, işletme ile ortak/ilgililer arasında gerçekleşen borç-alacak ilişkilerinde işletme kaynaklarının kullanım süresine bağlı olarak faiz tahakkuku hesaplamak ve vergi kaybının telafi edilmesi amacıyla uygulanan bir yöntemdir. Bu hesaplamalar, transfer fiyatlandırması kurallarına uyum, vergi matrahının doğru belirlenmesi ve KDV gibi yasal yükümlülüklerin yerine getirilmesi açısından önem taşır.
-
28.11.2025
Hamiline Yazılı Pay Senetlerinin Merkezi Kayıt Kuruluşuna Bildirim Süreci Ve Yaptırımları
1. Hamiline Yazılı Pay Senetlerin Basımı ve Bildirimi 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun ("Kanun") 484. maddesi uyarınca anonim şirketlerde iki tür pay senedi bulunmaktadır: nama yazılı ve hamiline yazılı pay senetleri. Nama yazılı pay senetlerinde devir işlemi teslim ile gerçekleşirken, hamiline yazılı pay senetlerinin devri için Hamiline Yazılı Pay Senetlerinin Merkezi Kayıt Kuruluşuna Bildirilmesi ve Kayıt Altına Alınması Hakkında Tebliğ ("Tebliğ") uyarınca bazı şartlar getirilmiştir. Tebliğ kapsamında hamiline yazılı payların Merkezi Kayıt Kuruluşu ("MKK") kaydının tamamlanması, yönetim kurulu kararının alınması ve bu kararın ilgili sicil müdürlüğünde tescil ve Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde ilan ettirilmesi gerekmektedir.
-
20.11.2025
Birleşme ve Devralma İşlemlerinde Niyet Mektubu Süreci
Birleşme ve devralma ("M&A") işlemleri, hem hukuki hem ticari açıdan çok aşamalı süreçlerdir. Bu süreçte, sözleşme aşamasına geçilmeden önce sözleşme tarafları, işlem iradelerini belirlemek, ticari beklentilerini paylaşmak ve hukuki çerçeveyi oluşturmak için bir hazırlık sürecine girerler. Bu hazırlık süreci, tarafların işlem yapısına ilişkin temel ilkeleri tartıştığı, müzakere stratejilerini belirlediği ve işlem risklerini değerlendirdiği ilk aşamayı oluşturur.
-
14.11.2025
Gerekçeli Karar Hakkının İhlaline Dair Yeni Aym Kararı Resmi Gazete'de Yayınlandı
1. GİRİŞ Gerekçe, yargı kararlarında meselenin, sonuçta gösterilen şekilde çözülmesinin nedenini ve niçinini gösteren kısımdır ve hüküm vermenin bir uzantısıdır.1 Gerekçenin içeriğinin tatmin edici ve tutarlı olması, hukukî dinlenilme hakkının ve adil yargılanma hakkının sağlanması açısından mühimdir. Gerekçeli karar, mahkemenin tarafsızlığını ortaya koymakla; gerçekten, dosya içeriğine, akla ve hukuka uygun düşen bir gerekçe sayesinde taraflar davayı hangi maddî ve hukukî sebeplerden ötürü kaybettiklerini veya kazandıklarını öğrenme ve tatmin olma şansına sahip olacaklardır.
-
7.11.2025
Kapsam Dışı Personel Hakkında Anayasa Mahkemesi Kararı
22.09.2025 Tarihli Resmi Gazete 'de yayımlanan Anayasa Mahkemesi Kararında;
-
24.10.2025
Asıl ve Alt İşverenin Arabuluculuğa Birlikte Katılma Zorunluluğu Anayasa Mahkemesi Kararı ile Kaldırıldı
Çalışma hayatında iş ilişkilerinin sona ermesi sonrasında işçinin işe iade talebiyle başvurabileceği arabuluculuk sürecine ilişkin önemli bir Anayasa Mahkemesi kararı yayımlanmıştır. Anayasa Mahkemesi, 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun 3. maddesinin (15) numaralı fıkrasında yer alan, "Asıl işveren-alt işveren ilişkisinin bulunduğu hâllerde işe iade talebiyle arabulucuya başvurulduğunda, anlaşmanın gerçekleşebilmesi için işverenlerin arabuluculuk görüşmelerine birlikte katılmaları ve iradelerinin birbirine uygun olması gerekir" hükmünün Anayasa'ya aykırı olduğuna karar vermiştir. Söz konusu karar, 17 Ekim 2025 tarihli ve 33050 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanmıştır.
-
23.10.2025
Anayasa Mahkemesi Cumhurbaşkanına Döviz Ve Para Hareketlerini Sınırlama Yetkisi Veren Kanun Hükmünü İptal Etti!
15 Ekim 2025 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesi ("Mahkeme")17 Haziran 2025 tarihli, E. 2024/193, K. 2025/136 sayılı kararıyla1 ("Karar") 1567 sayılı Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında Kanun'un ("Kanun") 1. maddesini ("Kambiyo, nukut, esham ve tahvilat alım satımı ve kıymetli madenler ve kıymetli taşlarla bunlardan mamul veya bunları muhtevi her nevi eşya ve kıymetlerin alım satımı, kıymetli madenlerin rafinajı ile tüm bu eşya ve kıymetlerin, ticari senetlerin ve tediyeyi temine yarayan her türlü vasıta ve vesikaların memleketten ihracı veya memlekete ithalinin tanzim ve tahdidine ve Türk Parasının kıymetinin korunması zımnında kararlar ittihazına Cumhurbaşkanı salahiyetlidir.") iptal etmiştir.
-
21.10.2025
Borçlu Dışındaki Kişiye Ait Malların Haczi ve Hukuki Hakların Korunmas
İcra takibi sürecinde borçlunun malvarlığına dahil olmayan üçüncü kişilere ait malların haczi, uygulamada sıkça karşılaşılan ve ciddi mağduriyetlere yol açan bir durumdur. Özellikle eşler arasında mal rejimi kaynaklı belirsizlikler ile birlikte mülkiyet ilişkileri, icra işlemlerinde mülkiyetin kime ait olduğunun doğru şekilde tespitini zorlaştırmaktadır. Bu kapsamda, borçlunun eşinin veya bir başka üçüncü kişinin malı üzerine haciz tatbik edilmesi halinde başvurulabilecek hukuki koruma yollarının en önemlisi istihkak iddiasıdır.
-
20.10.2025
Rekabet Hukuku Çerçevesinde Birleşme ve Devralmalar ve Bildirim Yükümlülüğü
Birleşme ve devralmalar (M&A), şirketlerin büyüme ve yeniden yapılanma stratejilerinin merkezinde yer almaktadır. Şirketlerin gerek ulusal, gerekse uluslararası ölçekte genişleme, pazar paylarını artırma yahut yeni pazarlara giriş yapma amacına hizmet eden bu işlemler, yalnızca ekonomik ve ticari sonuçlar doğurmakla kalmayıp, aynı zamanda ilgili pazardaki rekabet dinamiklerini doğrudan etkileyebilme potansiyeli taşımaktadır. Bu sebeple, birleşme ve devralma işlemleri, pazardaki rekabet yapısını etkileyebilir. Bu özelliğinden dolayı, M&A işlemleri stratejik fırsatlar yaratırken, rekabet düzeninin sürdürülebilirliği açısından da düzenleyici otoritelerin titizlikle değerlendirdiği alanlardan biridir.
-
17.10.2025
OSB Uygulama Yönetmeliğinde Önemli Değişiklik: Katılımcılara Ek Süre İmkânı
17 Ekim 2025 tarihli ve 33050 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan "Organize Sanayi Bölgeleri Uygulama Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik" ile Organize Sanayi Bölgeleri Uygulama Yönetmeliği'ne Geçici Madde 13 eklenmiştir. Bu yeni düzenleme, yapı ruhsatı veya işyeri açma ve çalışma ruhsatı almamış OSB katılımcılarına belirli şartlar altında ek süre tanınmasına olanak sağlamaktadır.
-
15.10.2025
Ticari Defterlerin Elektronik Ortamda Tutulma Yükümlülüğünde Güncel Durum
1. GİRİŞ 20 Eylül 2025 tarihli ve 33023 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan “İşletmenin Muhasebesiyle İlgili Olmayan Ticari Defterlerin Elektronik Ortamda Tutulması Hakkında Tebliğde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ” ("Değişiklik Tebliği") ile, 14 Şubat 2025 tarihli ve 32813 sayılı “İşletmenin Muhasebesiyle İlgili Olmayan Ticari Defterlerin Elektronik Ortamda Tutulması Hakkında Tebliğ”e (“Tebliğ") önemli değişiklikler getirilmiştir.
-
25.9.2025
İşe İade Kararı Sonrası İşverenin Yapması Gereken Sgk İşlemleri
Kesinleşen işe iade kararını tebliğ alarak 10 iş günü içinde işe başlama iradesini işverene ileten işçiyi, İşveren işe başlatabileceği gibi işe başlatmayarak mahkeme kararında tespit edilen 4 aylık boşta geçen süre ücretinin yanı sıra işe başlatmama tazminatını da ödeyebilir. Görüldüğü üzere işverenin bu durumda iki seçimlik hakkı bulunmakla birlikte SGK nezdinde yapılacak işlemler her iki durumda da birbirinden farklıdır.